Malazgirt'ten önce kimler vardı
Yakındoğu ülkelerinde geçmişte etnik kimliğin ana kriteri her zaman din ve mezheptir. Toplumlar din ve mezhebe göre ayrışır.
Instagramda @tarihselbilgi adlı hesapta B. S. Filiz imzasıyla yayınlanan harita önüme düştü. Güzel bir çalışma. Ana hatlarıyla doğru. Birkaç noktada itirazım var. Fakat önce kavramsal bir giriş:
Güncel etnik kimlikten farklı olan ‘köken’, insan hafızasının gerçek ve canlı olduğu iki veya en fazla üç kuşak boyunca anlam taşır. Ondan öncesi A) bilinemez, B) anlamsızdır. ‘Rum asıllı Türk’ veya ‘Kürtleşmiş Ermeni’ gibi kavramlar, dedeye veya en fazla büyükdedeye kadar insanların psikolojik, sosyal, siyasi davranışlarını etkiler; dostlar ve düşmanlar tarafından hatırlanır; devlet tarafından çetelesi tutulur. Dördüncü kuşakta 16, beşinci kuşakta 32 atasının adını ve kimliğini sayabilen insanlara – Fransız ve İngiliz aristokratları dışında – gerçek hayatta rastlanmaz.
Yakındoğu ülkelerinde geçmişte etnik kimliğin ana kriteri her zaman din ve mezheptir. Toplumlar din ve mezhebe göre ayrışır; farklı din ve mezhepten olanları “öteki” sayar. Din ve mezhep, bir topluluğu tanımlayan töredir; bir aidiyet duygusudur; çoğu zaman ortak bir siyasi iradeye boyun eğme isteğidir. Ortak dil ise ortak bir siyasi iradeye boyun eğmenin sebebi değil sonucudur. Aynı siyasi iradeye tabi insanlar, bir süre sonra ortak dili konuşmaya başlarlar.
Şimdi haritamızı gözden geçirelim.
1. Slav, Gürcü: Teorik olarak aynı din ve mezhebe ait topluluklar, a) uzun süre farklı siyasi birimlere (krallıklara) ait oldukları, ve b) bunun sonucunda farklı diller konuştukları için, ayrı birer etnik kimlik oluşturabilirler. Bu nedenle, teoride aynı kiliseye mensup oldukları halde uzun süre Bulgar/Sırp krallığına tabi olup Slavcayı benimseyen Ortodoksları ve 9. yüzyıldan sonra yeniden teşkil edilen Ortodoks Gürcü halkını Rumlardan ayrı etni olarak göstermek doğrudur.
2. Rum/Yunan: Anadolu’da bin yıldan beri aynı dine mensup olan, aynı devlet tarafından yönetilen ve aynı dili konuşan Rumları, bin yıl önceki siyasi durumlara istinaden Helen ve Helen değil diye ayırmak absürttür. Öyle bir ayrımın herhangi bir kültürel, siyasi, psikolojik karşılığı yoktur. İzmir Rumu ile Niğde Rumu’nu ayıran duygu ve kültür farklılıkları etnik kökenden ziyade coğrafya, iklim ve üretim tarzı farklarına atfedilmelidir.
3. Arap, İran: 11. yüzyıl itibariyle İslam ümmetini “Arap” ve “İrani” diye ayırmak mümkün müydü, emin değilim. Yönetim dili her yerde Arapçaydı ve mezhep ayrılığı henüz netleşmemişti diye biliyorum. Ayrı bir İran-İslam kimliği 15. yüzyıl başlarında konsolide oldu ve hiçbir zaman batıdaki Sünni bölgeleri (yani Kürdistan’ı) içermedi.
4. Kürt: Her din ve medeniyetin dış çeperlerinde, ona tam olarak boyun eğmeyen fakat ayrı ve istikrarlı bir siyasi bütünlük arzetmeyen “problemli” bölgeler bulunur. 11. yüzyılda batıda Miyafarkin (Silvan) ve Cezire’ye kadar genişlemiş olan Kürt hakimiyeti bölgesini böyle değerlendirmek ve ayrı renkle göstermek doğrudur sanırım. Bölgede Kürtçe, Ermenice, Arapça ve Doğu Süryanicesi konuşan gruplar (ve yerel egemenler) iç içeydi; İslam ile Hristiyanlık arasındaki sınırlar akışkandı. 10. yy’dan itibaren Kürt siyasi egemenliği (dolayısıyla dili ve kültürü) gitgide güçlendi. Fakat Diyarbekir ve Mardin’de, haritada ima edilenin aksine, 16. yüzyıldan önce Kürtlerin esamisi okunmaz.
5. Süryani: Süryani Kadim kilisesine mensup olup Süryanice ve Arapça konuşan Hristiyanlar 650-950 arası 300 yıl İslam egemenliği altında yaşadıktan sonra, sınır bölgesinde Arap hakimiyetinin çökmesiyle birlikte bir kültürel ve siyasi canlanma dönemine girdiler. 13. yüzyıla gelindiğinde Malatya’nın güneyi, Harput (Elazığ) ovası, Adıyaman, Urfa kuzeyi, Mardin ve Midyat’ın dağlık kısmı önemli oranda – belki çoğunlukla – Süryanidir. Yanısıra Rum, Ermeni ve Müslüman Arap unsurlar vardır. 1071 öncesinde Rum devletinin temsilcileri ile kuzeyden göçen Ermeni feodalleri kıyasıya egemenlik çatışmasına girerler.
6. Türk: Bizans’ın 9. yüzyıldan itibaren İç Anadolu’nun doğu çeperine Guz, Peçenek, Kuman gibi birtakım Türki unsurları iskan ettiği bilinir. Çok daha eski tarihte Kars civarına birtakım Kafkas-ötesi (Türk?) kavimler yerleşmiştir. Ancak A) bu grupların sayısına dair elimizde bilgi yoktur, ve B) özellikle Anadolu’daki Bizans iskanlarının ayrı bir etnik ve dini hafızayı koruduklarına dair herhangi bir belirti yoktur. Dolayısıyla haritada ayrı renk ile gösterilmeleri keyfidir.
7. Batı Ermenileri: Bizans başkentinde ve batı kentlerinde Ermeni bireylere ve küçük cemaatlere en eski zamandan beri tesadüf edilir. Ancak haritada gösterilen adacıkları yaratan kitlesel göç, A) 1590’lardan itibaren Celali iğtişaşından, B) 1605’ten sonra İran’da Şah Abbas sürgünlerinden kaçanlara aittir.
8. Kars ve Erzurum Rumları: Kars ve Ardahan’da seksen kadar köyden oluşan Rum adacıkları, 1878 yılından sonra Rus egemenliğine giren bölgeye göçen Trabzon ve Gümüşhane Rumlarından oluşur. 1071 öncesinde bölgede Rum yerleşimi kaydedilmemiştir. 1829’da topluca Rusya’ya göçen Erzurum Rumları ise tarihi açıdan tam bir muammadır.
İmzayı inandırıcı bulmamıştım. Mahçup oldum. Çok özür dilerim.
sevan@nisanyan.com mailim. Gerçi emaili gitgide daha az kullanıyorum. Twitter dm'den yazarsanız daha hızlı ve etkili olur.
dersimde miladi 1010 tarihli behrecan seceresinde dersimde o ocaga baglı 43 aşiret adı yazıyor ve secerede 7 ayrı yerde "bu Kürd aşiretlerine vasiyetimdir"."Seni bu Kürd aşiretlerine vekil kıldım" tarzı bu aşiretlerin Kürd oldugu vurgulanıyor..kaydı var belgesi var ama hala Dersimde Kürdler yok sayılıyor..