Yedikilise'nin öyküsü
1918’den sonraki bir tarihte, ayrıntısını bilmediğim bir şekilde, manastır harabesi Fatih Altaylı’nın dedesinin uhdesine geçer. Manastır binaları yıkılarak taşıyla bir köy inşa edilir.
Varak veya Varag, Van’ın hemen doğusundaki büyük dağ kütlesinin adıdır. Günümüzde Erek Dağı adı verilir.
653 yılında bu dağda inzivaya çekilen Teotig veya Totig adlı keşiş ile çömezi Hovel, Hakiki Haç’ın bir parçasını keşfederler. Bunun, 4. yüzyılda Azize Hripsime tarafından Ermeni ülkesine getirilen ve burada saklanan Haç parçası olduğu kanısına varılır. Bu olay, on küsur yıldan beri Arap/İslam istilası altında olan Ermenilerin, Gevaş bölgesi hakimi Vart Rştuni önderliğinde direnmeye karar vermeleriyle aynı günlere rastlar. Belki bu nedenle, büyük sembolik anlam taşır.
Haçın bulunduğu yerde (Yukarı) Varak Manastırı kurulur. Ancak manastır çok yüksek ve ulaşımı zor bir yerde olduğu için, 8. yüzyılda daha aşağıda yeni manastır inşa edilir. Aşağı Manastır adı verilen bu yer, Fatih Altaylı’nın ailesine ait olduğu söylenen Yedikilise’dir.
10. yüzyılda tüm Van bölgesine hakim olan Ardzruni Hanedanı zamanında manastır gelişir. Kral Kakig’in (880-943) eşi Mlke ( = Melike), 20. yüzyıla dek ayakta kalan Hz. Meryem kilisesini yaptırır. Halen elde olan en eski Ermeni elyazmalarından biri olan “Bezekli İncil”i (Zartakirk Avedaran) manastır mensuplarına yazdırır. 981’de Kral Senekerim’in eşi Khuşuş, manastırın en görkemli birimi olan Azize Sofia Kilisesini yaptırır. Kraliçenin türbesi manastır dahilindedir.
15. yüzyılda Akkoyunlu egemenliği altında Varak Manastırı canlı ve üretken bir dönem yaşar. Sayısız el yazması üretir. 1441’den sonra Ağtamar Gatoğigosluğu [kilise önderliği] ile Eçmiadzin arasındaki kavgada Varak, Eçmiadzin tarafında yer alır. Ağtamar ile aralarındaki ihtilaf, 20. yüzyıla dek zaman zaman sertleşerek devam eder.
1648 yılında meydana gelen depremde bütün binalar ağır hasar görür. Varlıklı tüccarlar Hoca Amirhan, Hoca Tilançi, Hoca Hovhannes ve Marhas Çelebi’nin yardımlarıyla manastır onarılır ya da yeniden inşa edilir.
1651’de Osmanlı’ya isyan eden Çomar Bölükbaşı ve Hoşap’ın Kürt Beyi Mir Süleyman, Varak’a saldırarak manastırın hazinesini ve taşınır mülklerinin tamamını talan ederler. Hakiki Haç için istenen fidyeyi 1655 yılında Marhas Çelebi öder ve ardından kutsal relik Van şehrindeki Hz. Meryem kilisesinde koruma altına alınır. Bu tarihten sonra Ağtamar ile Varak arasındaki çatışma ciddi boyutlara ulaşır. Manastır ekonomik açıdan çöker ve bir süre terk edilir. Yukarı Manastır tamamen bırakılarak harabeye döner. Aşağı Manastır 18. yüzyılın ilk yarısında peyderpey hayata döner.
1832 yılında Van Paşası, haraç meselesinden ötürü manastırın yöneticisi Ankaralı Mgırdiç’i boğdurur.
1860’lardan itibaren Mgırdiç Khrimyan (Hrimyan) önderliğinde Varak Manastırı Ermeni kültürel “rönesansının” odak noktalarından biri haline gelir. Hrimyan manastırda bir ilkokul, bir ziraat mektebi ve yanılmıyorsam Osmanlı’nın doğu illerinde ilk olan bir matbaa kurar. Devrimci bir yayın olan Ardzvi Vaspuragan dergisini çıkarır. Sonraki kuşakta Ermeni kültür hayatının öncüleri olacak gençleri yetiştirir. Yoksul halkın sorunlarına çözümler arar. Arazi satın alarak, Norduz kazasındaki kıtlıkta kırılan köylüler için model köyler kurar. Yozluk ve yolsuzluğa batmış olan Ağtamar önderliği ile mücadele eder.
1896 olaylarında manastır talan edilir. Hrimyan’ın Van kentinde kurdurduğu yetimhane yerle bir edilir.
1915 Nisanında Osmanlı ordusu manastırın aşağısındaki Şuşants Ermeni köyüne (şimdi Kevenli) saldırarak halkını kılıçtan geçirir, köyü yakar. Bundan bir gün sonra bir jandarma müfrezesi manastıra gelerek tüm manastır mensuplarını öldürür.
İki hafta sonra Çatak ilçesindeki katliamdan kaçan 60 kişilik bir grup metruk manastıra sığınır. İzleyen günlerde, Van’dan kaçan büyük bir güruh onlara katılır. Silahlı direnişe teşebbüs ederler. Mayısın ilk günlerinde (Rus ordusunun Van’a girişinden birkaç gün önce) Türk ordusu manastırı top ateşine tutarak yerle bir eder.
1918’den sonraki bir tarihte, ayrıntısını bilmediğim bir şekilde, manastır harabesi Fatih Altaylı’nın dedesinin uhdesine geçer. Manastır binaları yıkılarak taşıyla bir köy inşa edilir. Bu köyün adı 1960’lara dek Yedikilise’dir. Sonra Bakraçlı adı verilir.
Manastır kompleksi içinde esasen dört kilise vardır, ancak en az 18. yüzyıldan beri Türklerce Yedikilise adı kullanılır. Yedi sayısına nasıl ulaşıldığını bilmiyorum.
Bu olaylardan dolayı Fatih Altaylı’yı suçlamanın doğru olduğunu sanmıyorum. Anladığım kadarıyla köyün mülkiyeti (2010’larda) 21 mirasçı arasında bölüşülmüştü. Fatih Bey kendi hakkından memnuniyetle vazgeçeceğini bildirdi. Hatta bu yönde yanılmıyorsam Milli Emlak veya Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde bazı girişimlerde bulunduğunu fakat cevap alamadığını belirtti.
Belirsiz kaynaklar (Kültür Bakanlığı sitesi dahil) Varak haçının 1092 (?) yılında Urfa'daki Fırfırlı Camii'ye (Surp Arakelots) getirilip burada korunduğunu yazıyor. Doğruluk payı olabilir mi?
Van Ahtama kilisesinin içerisinde 1 Haziran 1884 tarihli bir kitabe var. https://www.tripadvisor.com.tr/LocationPhotoDirectLink-g298041-d298931-i167104157-Holy_Cross_Church-Van.html
burada Yaslı Halkımın acısı ilimperver Ermeni çocuklarıyla dinecek diyor. 1884'de ne olmuş da neden böyle bir ifade edilmiş.
bir de "Temelden inşa edilen Katolikosuk Sarayı" yazıyor. Van Ahtamarda bulunan yapı katolik kilisesi midir? öyleyse Ağtamar önderliği ile arasında mezhep farkından dolayı mı mücadele vardır?