32 Comments

Yüzüklerin Efendisi'ni okuyun

Expand full comment

Evet çoğu iyi değil ama Don Kişot'a kadar uzatabiliriz bazı şeyleri istersek.

Mutlaka çok iyi şeyler de vardır kenarda köşede. Diğer ülkelerdekiler otomatik iyi değil.

Expand full comment

Üstüne üstlük. eskilerini hor görerek yapıyorlar günümüz yazarları. Yok, ırkçıymış, yok yeterince feminist değilmiş, yeterince gay değilmiş. Sonra karşımıza çıkıp, kendi bayağı biyografyaları haricinde okurlarına bir şey sunmadan dünya edebiyatına olmazsa olmazını kazandırmış edasıyla bir havaya giriyorlar.

Sanırım, buradaki (Avrupa'daki) yayın evleri kendi kendilerine otosansür koyarak bu duruma geldik.

Expand full comment

evet böyle bir trend var ancak bir de dünyayı gezen ve serbest çalışan ciddi bir expat kesim var. kötü örneklerin bolca olduğu ve sayılarının arttığı konusunda hemfikirim. 100 sene önce bizimkiler "şimdi zaman kızları el değmeden fıkırdar balam" diye şarkı söyleyerek kızların fingirdek olduklarını ve ne kötü bir zamanda yaşadıklarını anlatıyordu. sanırım bu macera hiç bitmeyecek :) benim üzüntüm avrupa'dan ziyade ülkemizde bekçi, vale, güvenlikçi, moto kurye, otoparkçı, komi, amele, kamyoncu vb. meslek olmayan işlerde milyonlarca gencin hapsolması ve kaybolması. asgari ücrete fit olan milyonlarca genç! kuzey ülkelerinin en büyük şansı nüfuslarının az olması. finlandiya norveç 5 milyon, isveç 10 milyon. üçü istanbul kadar. ama istanbulun en az 100-200 katı ve yemyeşil bir ortamda ve çok daha iyi imkanlarla yaşıyorlar!

Expand full comment

iki dünya savaşı yaşamadığınız için bu kadar rahat konuşuyorsunuz bence. iki dünya savaşı yaşayıp nüfusunuzun çoğu "tek gözlü canavar için" 9-6 eşşek gibi çalışmak durumunda olunca bazı şeyler anlamını yitiriyor. biz türkler adam gibi bir savaş yaşamamış olmamıza rağmen şehirlerimiz yıkık döküktür, sanat-edebiyat-bilim neredeyse hiç yoktur, insanımız öküzden eşekten hallicedir, gencimiz ne okur ne gezer, telefonunu alma canını al modundadır! parası fazla olmayan onlarca avrupalı genç gezgini evimde ağırladım ve en ufak bir sıkıntı yaşamadım, plan-program-araştırma dışında telefonlarını bile ellerine aldıklarını görmedim.

Expand full comment

Hocam, çok gerilere gittimissiniz. Hep lisede okuduğumuz klasiklerd bunlar. Bu ne seçim böyle?

Hamlet (1601)

Macbeth (1606)

Faust (1806 - 18)

Don Juan (1824)

Great Expectations (1861)

Iliad / Achilles (1598)

Incil (ca 325)

etc...

Araya antik yunan eserlerini ve incili atmanız da ayrıca komik olmuş. Ahd-ı Cedid hayatımda okuduğum en boktan yazılı eser diyebilirim. Kafa karışıklığı baştan sona, araya yunan mitolojisi, pagan unsurlar karıştırma falanla birlikte tam komedi.

Bu eserlerin hepsi yazıldığı çağ içinde geniş okuyucu kitlesi bulmadı çok sonralar klasik halini aldılar. Bugünün eserini bugün değerlendirerek süreç ve kıstas hatası içindesiniz.

Ha bu arada yolunuz mantıksız ve saçma olsa da ulaştığınız sonuç doğru. Avrupanın vasatlaşması bilgi ve teknoloji üretiminde giderek dünyanın gerisinde kalmasından kaynaklanıyor. Bilgi ve teknolojiye ulaşmak artık çok kolay dünya eşitleniyor ve avrupa ayrışamıyor - ne ekonomik olarak, ne demografik olarak, ne teknik olarak ne de kültürel olarak. Otuz kırk yıl içinde makas kapanacak.

Zaten bu durum da avro gençliğinin sikinde değil. Onlar meşreplerine göre tinder grindr twitch instagramda takılmakla meşguller.

Expand full comment

Çivi yazı sanatından bu yana ilkin tanrıların kralların hikayeleri konu oldu. Yaygınlaştıkça sıradanlaşıp artık sıradan insanın hayatı meseleleri konu oldu. Birde olağanüstü hikayeler baydı belkide.

Expand full comment
Oct 13, 2022·edited Oct 13, 2022

Bunun alakasi Avrupa'yla degil, sanat uretiminin nasil fonlandigi ile, bugunun kapitalisti risk almiyor, 100 koyup 1000 alacagi basyapiti arayacagina (ki bulana kadar kimbilir kac 100u kaybedecek) 100 koyup 110 alacagi vasati tercih ediyor. Toplumun vasata neden para verdigi de bence basit, sabah 8 aksam 6 calisan adamin kafasi Suc ve Cezayi kaldirmiyor, anca kanapeye cekilip batteniyeye sarinip sex and the city izliyor.

Expand full comment

Durgun bir hayattan ve fazla rahattan dolayı yaratıcılıklarını kaybetmiş gibiler. Bu kış biraz üşüyünce belki tekrardan hayalgüçlerinde bir kıpırdanma olabilir.

Expand full comment

Sevan Hocam ben bu avrupalılardan nefret ediyorum, Allah hepsinin 100 bin kere belasını versin. Domuz gibi tüketip sikişmekten başka bir işlevi kalmamış, yaşlanmış, pörsümüş, gençlerinin yüzde bilmem kaçı gay olmuş. Üstüne üstlük avrupai olmayan her inanış, davranış hayvani olarak nitelendirilip aşağılanıyor. Avrupalı gibi sikişmezsen, kafatasın avrupalı gibi yusyuvarlak değilse, avrupalı gibi kemikli yüz hatların yok ve poğaça suratlı isen, avrupalı gibi barda kız düşürüp bar tuvaletinde kızı sikmiyorsan, avrupalı gibi sanat filmi izleyip kendi götünü parmaklamıyorsan kimse seni hiçbir yerde sikine takmıyor. Her girdiğim ortamda bütün gençler 'kim daha çok avrupalı' yarışına giriyor. Kimi bu yarışta öne geçmek için avrupa tarihinden bahsedip duruyor, kimi de kendini kanıtlamak için erkek erkeğe götünü veriyor. Vallahi ben de kendimi kabul ettirebilmek için on takla attım, yemek yerken hiç ağzımı şapırdatmadım, sinema, dizi, roman hepsini takip ettim, ortamlarda köylü gibi durmayayım diye tane tane konuştum. Kendimi avrupalı ilan edecem diye gençliğimi yedim ama bir Allah'ın kulunu bile inandıramadım. İyiki de inandıramadım, bundan sonra ben nenemden, babamdan ne gördüysem öyle yaşayacağım; mahalledeki tırrek, dızo, keko abilerimin konuştuğu gibi konuşacağım, yemeği yerken ağzımda cak cuk edeceğim, camiden çıkmayacağım, avrupalı gibi birey de olmayacağım, bir karı bulup aile evinde yaşayacağım. Tüm avrupalıların ve tüm bunlara özenen orospu çocuklarının da annesini sikeyim. Saygılar Sevan Hocam.

Expand full comment

Değerli Nişanyan, hayranı ve bizzat ürünü olduğunuz Avrupa (veya Burjuva) uygarlığının böylesine sonunu ve yıkılması gerektiğini ilan etmeniz, o uygarlığın bir ürününün kendini değerlendirmesi olarak, kendi sonunu ilan ederek aslında hala eski haşmetini sürdürdüğünün bir kanıtı olmuyor mu? Yani "artık verebileceğim yeni veya muhteşem bir şeyler yok, ölmem gerekir" demek, bizzat henüz yaşadığının ve bir şeyler verebildiğinin kanıtı değil mi? Bu tavır da en azından bir Don Kişot veya Raskolnikof kadar trajik değil mi? Yani önerme doğruysa kendini çürütüyor. Hala eski günlerini aratmayan bir şeyler yapıyor.

Ama bir yandan tersi de düşünülebilir. Bizzat o uygarlığın hayranı, beklediklerini ya da eski güzelliğini bulamadığı sevgilisine, bana yar olmadın yaşamayı hak etmiyorsun, öl öyleyse diyor. Bu sefer de bir trajedi değil ama arabesk filmin kahramanı olarak tam arabesk usulü davranmış oluyor. Ve böyle davranarak hayranı olduğu uygarlığın bittiğinin kendisi bir kanıtıtını oluşturuyor.

Hangisini seçersiniz? Yoksa ikisi de mi?

Expand full comment

haneke ve von trier degisik islerin pesinde kosmaya calisti vakti zamaninda, su siralar sanirim petzold ve strickland vasati asmaya cabaliyor.

Expand full comment

Mesela çokça övülen Druk filmi..

Expand full comment

Avrupa insanı gitgide İngilizce argo tabirle pussy ve soyboy şekline büründükçe ve vasatlaştıkça Avrupa öykü ve filmlerinin ufku da buna paralel bir daralma gösterdi. Öykü ve filmler toplumu yansıtır ve ondan parçalar taşır, toplum fertleri vasata yakınsadığında ve cesaret ve yaratıcılığını yitirdiğinde senaryolarda da bu yönde eğilimler görülmesine şaşmamalı.

Expand full comment
Oct 11, 2022·edited Oct 11, 2022

Yazar Hakan Günday'ı biliyor musunuz acaba? Lütfen bence bir bakın hocam.

Expand full comment
author

Sırasıyla Hamlet, Macbeth, Faust, Don Juan, Aeneid, Wallenstein, Anna Karenina, El Cid, Don Kişot, İliada, Julius Caesar, Suç ve Ceza, İncil.

Expand full comment