4 Comments

Hepsinden biraz + fait accompli

Devrimci ideoloji = Yazıda belirtildiği gibi dönemin elitleri savaş sonrasında Avrupa'da yayılan cumhuriyetçi akımlardan etkileniyor.

Alternatif hanedan yokluğu = 18. ve 19 yyda yaşanan isyanlarda dile getirilen "Taht Tatar'ındır" sözünün 1922'de bir karşılığı yok; Giray'ların soyundan gelenler Dobruca taraflarında çiftlik işletiyorlar.

Devlet otoritesini pekiştirme = Kaynağı net hatırlamasam da 1922'de Osmanlı Devleti'nde çalışan memurların %88'i cumhuriyetin ilanından sonra da görevlerine devam ediyorlar.

Eski rejim kurumlarının iflası = Kurtuluş Savaşı tarihini yazanların çoğu zaman gözardı ettiği gerçeklerden biri "isyanlar" olarak ayrı bir bölümde değerlendirilen çatışmalar biraz uzaktan bakınca adı konmamış bir iç savaş gibi gözüküyor. Dolayısıyla alt seviye memurlar işlerini/postlarını koruyabildiği halde savaş sonrasında elit değişimi kaçınılmaz gözüküyor.

Fait Accompli = Bir yerden sonra yeni rejimle arası bozulan Kazım Karabekir, Rauf Orbay gibi aktörlerin anılarında belirttiği ve ilan edilme biçiminin gösterdiği gibi (nitelikli çoğunluk sayısına ucu ucuna erişiyorlar) Mustafa Kemal ve 1. Grubu Cumhuriyetin ilanını oldu bittiye getiriyor.

Herhangi bir zafiyet anında olası bir saltanatın (1908 devrimi ile 31 Mart arasında Abdülhamit'in tekrar güç kazanması, 1910'lar ve 20'lerde Yunanistan'da Venizelosçularla Kralcılar arasında bitmek bilmeyen bilek güreşi ve 1943'de Mussolini'nin III. Vittorio Emanuele'in önderliğindeki konsey tarafından görevden alınmasının gösterdiği gibi) sigorta görevi göreceği muhtemelen Mustafa Kemal tarafından öngörülüyor.

Expand full comment
Oct 29, 2022Liked by Sevan Nişanyan

Alternatif hanedan yokluğu hariç diğerleri olabilir. Nitekim halife Abdülmecid Efendi 3 Mart 1924 tarihine kadar görevdeydi ve saygın bir karakterdi.

Expand full comment

Bunu en başta ben de düşünmüştüm ama özellikle İttihad ve Terakki yüzünden mevcut hükümete/devlete olan bir nefret yok muydu halkta? İtilaf devletleri karşısında küçük düşürülmüş bir padişah (bunun doğruluğundan ziyade halkın bunu gerçek bulup bulmadığına bakmamız lazım) halkın gözünde iyi bir sembol değildi. Abdülmecid Efendi ne kadar saygın bir karakter olsa da, hanedanlık artık saygın değildi ki.

Bir saltanat düzeni pekala devam edebilirdi ama bunun ne kadar sağlıklı olacağı veya halktan ne kadar destek alacağı tartışmaya açık bir konudur. Halkın halifelik makamına saygı duyduğunu biliyoruz ama bu saltanatın bir Enver-Talat-Cemal fiyaskosuna düşmeyeceğinin garantisi neydi ki? Özellikle İstanbul ve/veya İzmir çevresi bunu ne kadar desteklerdi? Bunlar sorulmaya değer sorular.

Expand full comment
Oct 29, 2022Liked by Sevan Nişanyan

Devrimci ideoloji hariç hepsini kabul ederim. Bunun sebebiyse Cumhuriyet'in "devrimci" adıyla nitelendirilebilecek herhangi bir atılımının olmaması. Tüm adımlar ve "ihtilaller" zaten en düşük sayıda 50-100 yıl önceden düşünülmüş ve ölçülmüştü veyahut zaten başlayıp devam ediyorlardı.

Buna bir devrim demek bence fazla abartılı olur. Günün sonunda en büyük farklılık bir "nation-state" modeliydi, bununsa Türkiye'ye ne kadar uygun olmayan bir model olduğunu hepimiz iyi biliyoruz.

Expand full comment