Evlenme yaşı kaç olmalı?
19. yüzyıl sonlarından itibaren evlilik yaşının 18’e çıkarılmasında amaç şüphesiz hızla gelişen endüstrinin ihtiyaçları doğrultusunda gençlerin istihdam edilebilmesini sağlamaktı.
Eski Roma hukukunda en erken evlilik yaşı kızlar için 12, erkekler için 14 idi. 25 yaşından küçüklerde ebeveyn onayı şarttı. Evlenen kız henüz adet görmeye başlamamış ise cinsel ilişki ayıplanırdı fakat yasal bir yaptırımı yoktu.
Roma hukukunun hükümleri Katolik kanon hukukunda aynen benimsendi. 12. yüzyılda kilise hukukunu derleyen Gratian’a göre meşru evlilik yaşı kızlarda 12, erkeklerde 14 idi. Keza İngiliz Common Law geleneğinde evlilik yaşı 12 ve 14 olarak kabul edilmekteydi. Ancak 1875’te çıkarılan Offence Against the Persons Act ile 13 yaşından küçük kızlarla cinsel ilişki suç olarak tanımlandı. ABD’nin çoğu eyaletinde 1920’lere dek evliliğe ilişkin hususlarda İngiliz Common Law’ı geçerliydi. İskoçya’da 1929’a dek, İngiltere’den farklı olarak, 12 yaş kızlar ve 14 yaş erkekler ebeveyn onayı olmadan da evlenebilmekteydi. Fransa’da 1792’de ihtilal meclisinin kararıyla evlilik yaşı kızlarda 12’den 13, erkeklerde 14’ten 15’e çıkarıldı. 1804’te Napolyon Koduyla kızların evlilik yaşı 15’e, erkeklerinki 18’e yükseltildi.
Rusya’da 1830’a dek evlilik yaşı kızlarda 13, erkeklerde 15 idi. Bu tarihte çıkarılan kanunla 16 ve 18’e çıkarıldı.
Yahudi dini hukukunda kızın evlenebilmesi için 12 yaşından bir gün almış olması ve baliğ olması (adet görmesi), erkeğin ise 13 yaşından gün almış olması şarttır.
Hindu geleneğinde evlilik şartı kızın ve erkeğin büluğa ermiş olmasıdır; yaş belirtilmemiştir. Bahailerde asgari evlilik yaşı hem kız hem erkekler için 15’tir.
Günümüzde Küba ve Kolombiya’da evlilik yaşı kızlar için ebeveyn onayı şartıyla 14, erkekler için 18’dir. Diğer Latin Amerika ülkelerinin çoğunda kızlar 15 veya 16 yaşında evlenebilir. Keza Angola, Kamerun, Gabon, Nijer, Tanzanya ve GAC gibi Afrika ülkelerinde kızlar ebeveyn onayıyla 15 yaşında evlenebilir.
19. yüzyıl sonlarından itibaren önce Batı ülkelerinde sonra diğer yerlerde evlilik yaşının 18’e çıkarılmasında amaç şüphesiz hızla gelişen endüstrinin ihtiyaçları doğrultusunda gençlerin istihdam edilebilmesini sağlamaktı. Daha sonra, yine endüstriyel istihdamın gereği olarak gençlerin eğitilmesi bu hedefin yerini aldı.
Evlilik yaşının geciktirilmesinin en belirgin sonucu, doğal olarak, erken yaşta evlilik dışı cinsel ilişkinin yaygınlaşması ve kısa bir süre sonra tüm toplumlarda normalleşmesi olmuştur. İyi bir şey olup olmadığı konusunda çeşitli görüşler mevcuttur.
_________________
(Sonradan eklenen)
Ne sonuçlar çıkıyor bakalım:
1. Geçmişte hemen tüm kültürlerde büluğ yaşı = evlilik yaşı kabul edilmiş. Pagan Roma, Hıristiyan Batı, Hıristiyan Doğu, Yahudilik, Hinduizm ve Bahailik buna dahil. Ancak 19. yy'dan itibaren önce Batıda sonra diğer yerlerde evlilik yaş yükseltilmiş.
2. Tüm kültürlerde büluğ öncesi kızla cinsel ilişki ayıplanmış; hala da ayıplanır. Birçok kültürde suç sayılır.
3. Nikah ve cinsel ilişki ayrı şeylerdir. Gelinle damadın büluğundan önce aileler nezdinde nikah kıyılması çoğu kültürde kabul gören bir adettir. Prensip olarak evliliğe EĞER gençlerin heves ve arzuları değil aile karar verecek ise, nikahın ne zaman kıyıldığı çok önem taşımaz. (Bazı kültürlerde nikahın beşikte veya 2 veya 6 yaşından önce kıyılması yasaklanmıştır. Bazı kültürlerde evliliğin tekamülü için kızın rızası aranır.)
4. Büluğ yaşında evliliği çocuk ölüm oranlarına bağlamak anlamsızdır. Tüm memeli hayvanlarda cinsel olgunluk yaşıyla cinsel ilişki yaşı aynıdır. Kaldı ki büluğ yaşına sağ olarak gelmiş olanların yaşam beklentisi eski çağlarda 20. yüzyıl ortalarından çok daha düşük değildi.
5. Toplumsal amaç EĞER cinsel ilişkiyi (dolayısıyla üremeyi) evlilik sınırları içinde tutmak ise, büluğ yaşında evlilik mantıki bir zorunluluktur. Aksi halde, insan tabiatının yasaları gereği, genç yaşta evlilik dışı ilişki (ve muhtemel hamilelik) önlenemez.
6. Hz. Muhammed'in Aişe ile 9 yaşında cinsel ilişkiye girdiği, İslam geleneğinde tartışılmayan bir veridir. Tevil denemeleri beyhudedir. Bu hadise evlenme yaşı = büluğ yaşı ilkesine dayanan İslam hukukuna da açıkça aykırıdır. Dolayısıyla İslam tarihi boyunca sürekli bir sıkıntı kaynağı olmuştur.
Muhammed'in bu kural dışı davranışı, tahminimce, şehvet tutkusundan ziyade hanedan politikasına, özellikle Ebubekir'in kızı Aişe ile Ömer'in kızı Hafsa arasındaki muhtemel çekişmeye atfedilmelidir. Unutulmamalıdır ki bu iki eşinden hangisini öncelediği, eğer hamilelikle sonuçlansaydı, potansiyel olarak yüzyıllar sürebilecek siyasi sonuçları olan bir karardı.
Ayşe'nin yaşının 9 olduğu gerçek dışıdır.
Aişe henüz peygamberle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişe'yi oğluna almakla evine Müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Ebu Bekir İslam’ı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu nişan, İslam’ın alenen duyurulmasından önce olması gerekir. Bu olay da yine Aişe’nin peygamberle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir.
Aişe’nin kızkardeşi Esma, Hicret esnasında 27 yaşında idi. Aişe’den on yaş büyüktü. Aişe de, Esmadan on yaş küçük olduğuna göre, Hicrette on yedi yaşındaydı: Aişe evlendiğinde ise Esma’nın yaklaşık 30 yaşında olduğu rivayet ediliyor. Buradan Aişe’nin evlilik yaşı 18-20 olduğu sonucuna varılır. (Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Risâletin ilk günlerinde Müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası Esmâ ile birlikte Aişe'nin adı da zikredilmektedir. Demek ki Aişe o gün küçük de olsa ‘irade’ beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk Müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. Söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, ‘O gün o küçüktü.’ şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.( İbn Hişâm, Sîre, 1/271; İbn İshâk, Sîre, 124.)
Ablası Esmâ'nın konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir. (Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.) Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur ( Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635). Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. Demek ki Aişe, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun,peygamber ile evlendiği gün –risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
“Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ‘Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; Kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer, 54/46) ayeti nâzil oldu.” demiştir (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6). Kamer sûresinin indiği tarih 614 yılıdır. Burada dikkat çeken husus, o günü anlatırken bizzat Âişe'nin, “Oyun oynayan bir kız çocuğu idim.” şeklindeki beyanıdır. Kendisini ifade ederken kullandığı ‘kız çocuğu’ kelimesinin karşılığı olan ‘câriye’ lafzı, ergenlik çağına geçişi ifade etmekte ve o dönemler için kullanılmaktadır. Bu durumda Aişe'nin risâletten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir. Bu ise, evlendiği gün onun on yedi yaşında olduğunu ifade eder.
Mevlana Şibli’nin delili ise şudur: Hatice vefat ettiği zaman Peygamber’e evi idare edecek ve çocuklara bakacak biri lazımdı. Sevde yaşlı, kımıldayamayacak kadar da şişman ve hizmete muhtaç bir kadındı. Peygamber’in evini idare edecek genç ve dinç birine ihtiyacı vardı. Bunun için de o, bu niteliklere sahip 18 yaşlarında olan. Aişe ile evlenmesi daha tutarlıdır.
9 yaşında iddiasının menbaı muhtemelen belli başlı hadisler ve bunlarla paralel Ayşe'nin tavırları. Ayşe'nin aklen çocuksu olduğunu yaşı büyük olmasına rağmen oyuncak bebeklerle oynaması, peygamberle koşu yarışı yapmak istemesi ve birkaç farklı hadiseden biliyoruz. Buna sebebiyet veren en büyük etkenin bunlar olduğu kanaatindeyim.
Hz. Muhammedin eşi Ayşe'nin 9 yaşında olduğu tam bir iftira, tam bir safsata.
O çağda nufus kayıtları henuz yok, kimlik, yok, 9 yaşında olup olmadığını nereden nasıl buldunuz bildiniz, 1400 yıl öncesinden birilerine veya size nasıl bir belge bilgi ulaştı ise yayınlayın dünya öğrensin bu kanudaki tartısma bitiversin.