19. yüzyıl sonlarından itibaren evlilik yaşının 18’e çıkarılmasında amaç şüphesiz hızla gelişen endüstrinin ihtiyaçları doğrultusunda gençlerin istihdam edilebilmesini sağlamaktı.
Aişe henüz peygamberle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişe'yi oğluna almakla evine Müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Ebu Bekir İslam’ı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu nişan, İslam’ın alenen duyurulmasından önce olması gerekir. Bu olay da yine Aişe’nin peygamberle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir.
Aişe’nin kızkardeşi Esma, Hicret esnasında 27 yaşında idi. Aişe’den on yaş büyüktü. Aişe de, Esmadan on yaş küçük olduğuna göre, Hicrette on yedi yaşındaydı: Aişe evlendiğinde ise Esma’nın yaklaşık 30 yaşında olduğu rivayet ediliyor. Buradan Aişe’nin evlilik yaşı 18-20 olduğu sonucuna varılır. (Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Risâletin ilk günlerinde Müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası Esmâ ile birlikte Aişe'nin adı da zikredilmektedir. Demek ki Aişe o gün küçük de olsa ‘irade’ beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk Müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. Söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, ‘O gün o küçüktü.’ şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.( İbn Hişâm, Sîre, 1/271; İbn İshâk, Sîre, 124.)
Ablası Esmâ'nın konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir. (Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.) Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur ( Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635). Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. Demek ki Aişe, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun,peygamber ile evlendiği gün –risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
“Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ‘Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; Kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer, 54/46) ayeti nâzil oldu.” demiştir (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6). Kamer sûresinin indiği tarih 614 yılıdır. Burada dikkat çeken husus, o günü anlatırken bizzat Âişe'nin, “Oyun oynayan bir kız çocuğu idim.” şeklindeki beyanıdır. Kendisini ifade ederken kullandığı ‘kız çocuğu’ kelimesinin karşılığı olan ‘câriye’ lafzı, ergenlik çağına geçişi ifade etmekte ve o dönemler için kullanılmaktadır. Bu durumda Aişe'nin risâletten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir. Bu ise, evlendiği gün onun on yedi yaşında olduğunu ifade eder.
Mevlana Şibli’nin delili ise şudur: Hatice vefat ettiği zaman Peygamber’e evi idare edecek ve çocuklara bakacak biri lazımdı. Sevde yaşlı, kımıldayamayacak kadar da şişman ve hizmete muhtaç bir kadındı. Peygamber’in evini idare edecek genç ve dinç birine ihtiyacı vardı. Bunun için de o, bu niteliklere sahip 18 yaşlarında olan. Aişe ile evlenmesi daha tutarlıdır.
9 yaşında iddiasının menbaı muhtemelen belli başlı hadisler ve bunlarla paralel Ayşe'nin tavırları. Ayşe'nin aklen çocuksu olduğunu yaşı büyük olmasına rağmen oyuncak bebeklerle oynaması, peygamberle koşu yarışı yapmak istemesi ve birkaç farklı hadiseden biliyoruz. Buna sebebiyet veren en büyük etkenin bunlar olduğu kanaatindeyim.
Hz. Muhammedin eşi Ayşe'nin 9 yaşında olduğu tam bir iftira, tam bir safsata.
O çağda nufus kayıtları henuz yok, kimlik, yok, 9 yaşında olup olmadığını nereden nasıl buldunuz bildiniz, 1400 yıl öncesinden birilerine veya size nasıl bir belge bilgi ulaştı ise yayınlayın dünya öğrensin bu kanudaki tartısma bitiversin.
Güzel makale. Ama İslam geleneğinde Ayşe'nin evlenme ve cinsel ilişkiye girme yaşları ile ilgili söylenenler üç aşağı beş yukarı uyuşsa da İslam geleneğinde bu yaşlarla ilgili söylenenlerin gerçeklikle olan bağı günümüzde çok tartışmalıdır (İslam geleneğindeki diğer birçok öğede olduğu gibi). Bu konuyla alakalı Oxford Üniversitesi'nden İslam tarihçisi Joshua Little'ın araştırmalarını gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Konuyla ilgili giriş babında ayrıntılı bir makale: https://newlinesmag.com/essays/oxford-study-sheds-light-on-muhammads-underage-wife-aisha/
Özetle İslam geleneğindeki verilere ihtiyatlı yaklaşmakta fayda var. Bu diğer dini gelenekler için de geçerli.
Ortalama insan ömrünün 30-35 olduğu, tarlada çalışacak insana ihtiyaç olduğu, kadının insan mı olduğu tartışıldığı dönemlerde ( din, millet farketmezse) üreme yeterliliği gelişmiş bireylerin evlenme yaşı budur..
Sorun 21. Yüzyılın ahlak ve vicdan anlayışının çok farklı olmasıdır..
Mesele sadece istihdam değil. Kurumun işlevi değişti, geleneksel evlilik öncelikle bir işbölümü, birey yok, geleneksel roller belli, özellikle kadın için, ki zaten bir tür yarı-çocuk sayılıyor. Günümüzde ise yetişkinliğe giden yol uzadı, insan ilişkileri, çiftlerin birer partner olarak birbirlerinden bekledikleri daha sofistike. Eskiden 15 yaşında kral olup devlet yöneten de var, şu anda o yaşta mahalleye muhtar bile olamazsınız.
Oxford'dan haberim yok. Luxenberg'in kitabı bence ciddi ve objektif bir akademik çalışmadan ziyade körü körüne bir polemiktir. Çevirilmesi faydadan çok zarar verir.
Hocam Oxford'da yapılan Ayşe-Muhammed çalışmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ayrıca ''The Syro-Aramaic Reading of the Koran: A Contribution to the Decoding of the Language of the Koran'' kitabının TR çevrilmesi mevcut TR konjonktüründe isabet olur mu yahut abesle iştigal midir ?
Hocam ortalama yaşam süresinin 35 yıl olduğu dönemler için geçerli yaşlar günümüzde de geçerli midir?
Kaldı ki modernite öncesi evlilik kurumu, modern dönemlerdeki evlilik kurumu arasında ciddi farklar var. Evlilik bireyler arasındaki bir sözleşmeden ziyade aileler arasında bir akit olarak görülüyordu sanayi öncesi toplumlarda. Antik Roma, Yunan ve 19. yy kadar ki Osmanlı'da gördüğümüz gibi erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını genelde kadın veya erkek köleleriyle ya da cariyeleriyle görmeleri normal karşılanırken, evliliğin temel gayesi yasal mirasçılar ortaya çıkarmak olarak görülüyordu...
Sonuçta günümüz toplumu daha steril şartlarda yaşıyor, geniş aile kavramı kalmadı (gibi), iş özel hayat dengesi anormal bir şekilde bozuldu vb...Dolayısıyla verdiğiniz örnekler kağıt üzerinde doğru olsa bile günümüz toplumlarının çocuk evliliğine/ergen evliliğine sert reaksiyon vermelerini de beklemek normal.
Küba’da 25 Eylül’de halk oylamasına sunulup kabul edilen Aile Kanununa göre erkeklere ve kızlara 18 yaş sınırlaması getirildi. Eskiden de yasal sınır buydu ama aile onayıyla kızların 14, erkeklerin 16 yaşında evlenmesi istisnai durumlarda mümkündü. Artık istisnai durum da kabul edilmiyor.
Hesiodos (İÖ 8. yy), İşler ve Günler'de bu konuda şöyle söyler: "Vaktizamanı gelince evine bir kadın al; bu işi ne otuzundan çok sonra yap, ne de çok önce, o aradadır tam zamanı. Kadın dört yıl genç kız kalıp ergenliğinin beşinci yılında evlenmeli." Geçen gün okurken denk geldi, paylaşayım istedim.
Ayşe'nin yaşının 9 olduğu gerçek dışıdır.
Aişe henüz peygamberle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişe'yi oğluna almakla evine Müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Ebu Bekir İslam’ı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu nişan, İslam’ın alenen duyurulmasından önce olması gerekir. Bu olay da yine Aişe’nin peygamberle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir.
Aişe’nin kızkardeşi Esma, Hicret esnasında 27 yaşında idi. Aişe’den on yaş büyüktü. Aişe de, Esmadan on yaş küçük olduğuna göre, Hicrette on yedi yaşındaydı: Aişe evlendiğinde ise Esma’nın yaklaşık 30 yaşında olduğu rivayet ediliyor. Buradan Aişe’nin evlilik yaşı 18-20 olduğu sonucuna varılır. (Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s. 210)
Risâletin ilk günlerinde Müslüman olanların isimleri sıralanırken, ablası Esmâ ile birlikte Aişe'nin adı da zikredilmektedir. Demek ki Aişe o gün küçük de olsa ‘irade’ beyanında bulunabilecek bir çağda ve ilk Müslümanlar arasında yer alabilecek bir durumdadır. Söz konusu bilgilerde ondan bahsedilirken, ‘O gün o küçüktü.’ şeklinde bir kaydın konulmuş olması, bu manayı ayrıca teyit etmektedir.( İbn Hişâm, Sîre, 1/271; İbn İshâk, Sîre, 124.)
Ablası Esmâ'nın konumu da bu kanaati güçlendirmektedir; zira onun, on beş yaşında iken Müslüman olduğu bilinmektedir. (Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635.) Bilinen bir gerçek de onun, 595 yılında dünyaya gelmiş olduğudur ( Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, 2/597; Hakim, Müstedrek 3/635). Bütün bunlar, risâletin ilk yılı olan 610 tarihini göstermektedir. Demek ki Aişe, yaşı küçük olmasına rağmen 610 yılında Müslüman olmuştur. Bunun için o gün onun, en azından beş, altı veya yedi yaşlarında olması gerekir ki, on üç yıllık Mekke hayatıyla en az yedi aylık Medine günleri de bu tarihe ilave edildiğinde onun,peygamber ile evlendiği gün –risâletten beş yıl önce dünyaya gelmiş olma ihtimalini esas alacak olursak- en azından on sekiz yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
“Ben Mekke’de oyun oynayan bir kız iken Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ‘Doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir; Kıyamet saatinin dehşeti ise, tarif edilemeyecek kadar müthiş ve ne acıdır!’ (Kamer, 54/46) ayeti nâzil oldu.” demiştir (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 6). Kamer sûresinin indiği tarih 614 yılıdır. Burada dikkat çeken husus, o günü anlatırken bizzat Âişe'nin, “Oyun oynayan bir kız çocuğu idim.” şeklindeki beyanıdır. Kendisini ifade ederken kullandığı ‘kız çocuğu’ kelimesinin karşılığı olan ‘câriye’ lafzı, ergenlik çağına geçişi ifade etmekte ve o dönemler için kullanılmaktadır. Bu durumda Aişe'nin risâletten en az sekiz yıl önce doğmuş olduğu ortaya çıkar ki bu tarih 606 yılına tekabül etmektedir. Bu ise, evlendiği gün onun on yedi yaşında olduğunu ifade eder.
Mevlana Şibli’nin delili ise şudur: Hatice vefat ettiği zaman Peygamber’e evi idare edecek ve çocuklara bakacak biri lazımdı. Sevde yaşlı, kımıldayamayacak kadar da şişman ve hizmete muhtaç bir kadındı. Peygamber’in evini idare edecek genç ve dinç birine ihtiyacı vardı. Bunun için de o, bu niteliklere sahip 18 yaşlarında olan. Aişe ile evlenmesi daha tutarlıdır.
9 yaşında iddiasının menbaı muhtemelen belli başlı hadisler ve bunlarla paralel Ayşe'nin tavırları. Ayşe'nin aklen çocuksu olduğunu yaşı büyük olmasına rağmen oyuncak bebeklerle oynaması, peygamberle koşu yarışı yapmak istemesi ve birkaç farklı hadiseden biliyoruz. Buna sebebiyet veren en büyük etkenin bunlar olduğu kanaatindeyim.
Hz. Muhammedin eşi Ayşe'nin 9 yaşında olduğu tam bir iftira, tam bir safsata.
O çağda nufus kayıtları henuz yok, kimlik, yok, 9 yaşında olup olmadığını nereden nasıl buldunuz bildiniz, 1400 yıl öncesinden birilerine veya size nasıl bir belge bilgi ulaştı ise yayınlayın dünya öğrensin bu kanudaki tartısma bitiversin.
Güzel makale. Ama İslam geleneğinde Ayşe'nin evlenme ve cinsel ilişkiye girme yaşları ile ilgili söylenenler üç aşağı beş yukarı uyuşsa da İslam geleneğinde bu yaşlarla ilgili söylenenlerin gerçeklikle olan bağı günümüzde çok tartışmalıdır (İslam geleneğindeki diğer birçok öğede olduğu gibi). Bu konuyla alakalı Oxford Üniversitesi'nden İslam tarihçisi Joshua Little'ın araştırmalarını gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Konuyla ilgili giriş babında ayrıntılı bir makale: https://newlinesmag.com/essays/oxford-study-sheds-light-on-muhammads-underage-wife-aisha/
Özetle İslam geleneğindeki verilere ihtiyatlı yaklaşmakta fayda var. Bu diğer dini gelenekler için de geçerli.
Ortalama insan ömrünün 30-35 olduğu, tarlada çalışacak insana ihtiyaç olduğu, kadının insan mı olduğu tartışıldığı dönemlerde ( din, millet farketmezse) üreme yeterliliği gelişmiş bireylerin evlenme yaşı budur..
Sorun 21. Yüzyılın ahlak ve vicdan anlayışının çok farklı olmasıdır..
Mesele sadece istihdam değil. Kurumun işlevi değişti, geleneksel evlilik öncelikle bir işbölümü, birey yok, geleneksel roller belli, özellikle kadın için, ki zaten bir tür yarı-çocuk sayılıyor. Günümüzde ise yetişkinliğe giden yol uzadı, insan ilişkileri, çiftlerin birer partner olarak birbirlerinden bekledikleri daha sofistike. Eskiden 15 yaşında kral olup devlet yöneten de var, şu anda o yaşta mahalleye muhtar bile olamazsınız.
Sevan hoca, Mustafa Öztürk'e göre Araplar buluğdan evvel zifafa sokarlarmış. Ne diyorsun acaba?
https://www.youtube.com/watch?v=FEPdAtZfFcg
Oxford'dan haberim yok. Luxenberg'in kitabı bence ciddi ve objektif bir akademik çalışmadan ziyade körü körüne bir polemiktir. Çevirilmesi faydadan çok zarar verir.
Hocam Oxford'da yapılan Ayşe-Muhammed çalışmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ayrıca ''The Syro-Aramaic Reading of the Koran: A Contribution to the Decoding of the Language of the Koran'' kitabının TR çevrilmesi mevcut TR konjonktüründe isabet olur mu yahut abesle iştigal midir ?
Bu ansiklopedik bilgi yığınının ana fikrini bulan?!
Hocam ortalama yaşam süresinin 35 yıl olduğu dönemler için geçerli yaşlar günümüzde de geçerli midir?
Kaldı ki modernite öncesi evlilik kurumu, modern dönemlerdeki evlilik kurumu arasında ciddi farklar var. Evlilik bireyler arasındaki bir sözleşmeden ziyade aileler arasında bir akit olarak görülüyordu sanayi öncesi toplumlarda. Antik Roma, Yunan ve 19. yy kadar ki Osmanlı'da gördüğümüz gibi erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını genelde kadın veya erkek köleleriyle ya da cariyeleriyle görmeleri normal karşılanırken, evliliğin temel gayesi yasal mirasçılar ortaya çıkarmak olarak görülüyordu...
Sonuçta günümüz toplumu daha steril şartlarda yaşıyor, geniş aile kavramı kalmadı (gibi), iş özel hayat dengesi anormal bir şekilde bozuldu vb...Dolayısıyla verdiğiniz örnekler kağıt üzerinde doğru olsa bile günümüz toplumlarının çocuk evliliğine/ergen evliliğine sert reaksiyon vermelerini de beklemek normal.
Hocam bu yazıda hayal gücünüzü kullanmamışsınız?
yine ne alaka krizinden ne alaka krizine sürüklendiğimiz bir yazı daha. teşekkürler sevan.
Küba’da 25 Eylül’de halk oylamasına sunulup kabul edilen Aile Kanununa göre erkeklere ve kızlara 18 yaş sınırlaması getirildi. Eskiden de yasal sınır buydu ama aile onayıyla kızların 14, erkeklerin 16 yaşında evlenmesi istisnai durumlarda mümkündü. Artık istisnai durum da kabul edilmiyor.
Hesiodos (İÖ 8. yy), İşler ve Günler'de bu konuda şöyle söyler: "Vaktizamanı gelince evine bir kadın al; bu işi ne otuzundan çok sonra yap, ne de çok önce, o aradadır tam zamanı. Kadın dört yıl genç kız kalıp ergenliğinin beşinci yılında evlenmeli." Geçen gün okurken denk geldi, paylaşayım istedim.