I
MS 17’de yazan Amasyalı coğrafyacı Strabon’a göre (§11.13.3) Media ülkesinin kuzeyi soğuk ve dağlık bir ülkedir. Burada Zagros Dağı ile Niphates Dağı arasındaki bölgede “göçebe ve haydut” olan Kadus’lar, Amard’lar, Tapyr’ler, Kύρτιοι ve buna benzer diğer kavimler yaşar. Pers ülkesindeki Kύρτιοι ile Armenia ülkesinde halen Mardoi adı verilen Amard’lar aynı şekildir (τῆς αὐτῆς εἰσὶν ἰδέας).
Kύρτιος (Kyrtios, Kürtios) halkı, yazarın ve diğer kaynakların belirttiğine göre “Kürt Dağı” adı verilen Cudi Dağı civarında yaşar. Ana yerleşimleri bugünkü Şırnak Merkez ile Güçlükonak ilçelerindedir. Bugünkü Hakkari ili de bu halkın ülkesine dahildir.
Amard kavmi hakkında bilgi verilmemiş, ancak her ne demekse, Kürtlerle “aynı surette” oldukları belirtilmiştir. O tarihte Ermeni krallığı dahilinde yaşarlar.
Niphates Dağı, yorumcuları çok uğraştırmış ve kesin sonuca bağlanamamış bir konudur. Ermeni tarihinde Npat/Nbad Նպատ Dağı denilen yer, Ağrı’nın Taşlıçay-Diyadin ilçeleri sınırındaki Taşteker Dağı’dır. Ancak Strabon, muhtemelen birbirine karıştırdığı Ağrı Dağı ile Cudi Dağı’na Niphates adını verir. Belki de, tıpkı Olympos gibi, bilinmeyen bir dilde “dağ” anlamına gelen bir sözcüktür.
II
Eski Ermeni tarihçilerinin en ünlüsü olan Xorenli Movses (MS 474 civarı) Med’lerden Mar Մար adıyla söz eder. Ancak doğrudan Yunan kaynaklarından aktardığı iki pasajda Med Մեդ adını kullanır.
I.6’ya göre Zradaşt (= Zerdüşt), Med kavminin başbuğudur. I.17’de ise Zradaşt, Mar kavminin rahibi ve başbuğudur. Kraliçe Şamiram onu Asur ülkesine ve Ninive kentine yönetici tayin eder.
I.21’de Mar Kralı Varpakés Ermeni (= Urartu) Kralı Baruyr’un desteğiyle Asur Kralı Sardanapal’ı yenerek Asuristan’a hakim olur. Yunan tarihçisi Herodot aynı olayı MÖ 612’de gerçekleşmiş gösterir. Herodot, Med kralının adını Kyaksar olarak verir.
I.29-30’da Pers Kralı Kuros’la ittifak eden Ermeni (= Urartu) Kralı Tigran/Dikran[1], Mar kralı Ajdahak’ı yenip öldürdükten sonra karısı Anuyş’a ve sülalesine hürmet gösterir. Onları “on bini aşkın maiyetleriyle beraber” Aras boyunda bugünkü Nahçıvan’ın güney kısmı ile karşısındaki İran topraklarında Nahçıvan, Culfa, Ordubad havalisine yerleştirir. Yine onlara Mar soyundan hizmetkarlar (serfler?) temin eder.
Ajdahak Herodot Tarih’inde Astyages olarak geçen şahıstır. MÖ 550’de devrildiği kaydedilir. İsmi “ejderha” demektir. Yani bir tür dev yılan, dragon.
I.30’da anılan Kral Ardaşes destanına göre kralın oğlu Ardavazt, sarayını “ejderha soyunun diyarında, Şarur Ovasında” kurmuştur. Bu yere Marakert (“Med kenti”) adı verilir. Şarur Ovası bugünkü Nahçıvan’ın kuzey kısmındadır. Anlatılan öykü, MÖ 2. yüzyıla işaret eder.
II.8’de Kral Vağarşag, Ermeni kraliyet hanedanının mülklerini tanzim ettikten sonra, krallık protokolünün ikinci sırasına Marlar kavminin Ajdahak sülalesinden gelen başbuğunu yerleştirir; ona Maratsvots Ter (“Marlılar Beyi”) unvanını verir. Mar halkının yaşadığı tüm yerler bu kişinin soyuna ait olacaktır.
II.37 ve devamında Mar soyundan Yervant[2] Ermeni kraliyet tahtını gaspeder. Aras ve Arpaçay ırmaklarının birleştiği yerde Yervantagerd adlı bir kent kurarak başkentini oraya taşır. Lakin Yiğit Ardaşes onu bu kentin önündeki ovada yener ve atalarının tahtını geri alır. Ovaya o tarihten sonra İranca Mar-amad (“Med geldi”) deyiminden Marmed adı verilir. Şimdi Digor ilçesinde, Aras’ın Ermenistan sınırına vardığı noktanın kuzeyindeki Halıkışlak Ovası’dır. Yervantagerd harabesi ovanın güneybatı ucunda, şimdi Kızkalesi adı verilen yerdir.
III
391 yılında sonlanan bir vekayinamenin yazarı olan Pavstos Buzant (“Bizanslı Faustus”), Kral Diran ve oğlu II. Arşak zamanında (338-370 civarı) Ermeni Krallığının önde gelen yöneticilerinden olan Hayr Mardbed’i (“Med Başı”) lanet ve nefretle anar. Bu zatın protokolde yeri kral ve başkomutandan sonra üçüncü sıradadır. Kralın babası mevkiinde olduğu için Hayr (“baba”) unvanıyla anılır. Kralı devirip yerine geçmeyi tasarlar (I.14). Kendisi öldürüldükten sonra yerine geçen oğlu da Hayr’dır. (V.6) Mardbedutyun (“Med Başı Mülkü”) adı verilen kendi beyliği vardır, fakat bunun neresi olduğu belirtilmemiştir.
IV
Tarihçi Ğevont (§ 2) ve Sebeos (§ 48), 651 yılından sonra Mardutsayk veya Mardutsék adı verilen yerde Arapların Bizans komutanı Prokopios’a karşı kazandıkları galibiyetten söz ederler. Arap birliği Nahçıvan’dan gelip Culfa’da Aras Nehrini aştıktan sonra bu yere gelir. Rum komutanı bugünkü Doğubayazıt’tan hareket eder. Demek ki karşılaşma yeri İran’da Maku civarında bir yer veya onun kuzeydoğusundaki ikiz vadiler olmalıdır. Mardutsayk “Mard’lar Bostanı” gibi bir anlama gelir.
V
904 yılında Ardzruni hanedanının tarihini yazan Tovma Ardzruni, farklı elyazmalarında Mar veya Mard olarak yazılan kavim hakkında ilginç bilgiler verir. Buna göre Kral Dikran Mar/Mard Kralı Ajdahak’ı alt ettikten sonra, onun iki oğlunu hizmetine almış, onlara beylik ve mansıp vermiş, hatta onları Ardzvagir (“kartalcı başı”) ve Pazagir (“şahinci başı”) unvanıyla onurlandırmıştır. Oğullardan birine Ağbak beyliği (bugün Van Başkale), diğerine Nahçıvan’da ismen anılan üç şehir tahsis edilmiştir. (I.5) Yazarın mensup olduğu Ardzruni sülalesi, kartalcının soyudur. Aile adı “kartal(cı) mülkü” anlamına gelir. Asıl yurtları olan Başkale’den yola çıkarak, 9. yüzyılda tüm Van Gölü çevresini içeren bir krallık kuracaklar, Ağtamar Adası’ndaki meşhur manastır gibi birçok eser bırakacaklardır.
Demek ki Ermeni Ardzruni hanedanı, resmi tarihçisine göre Med soyludur. Ve fakat Ajdahak’ın iki oğlunun anası, Dikran’ın kız kardeşi olan Dikranuhi’dir. Yani kahramanlarımız, ana tarafından Ermeni asıllıdır. Kaygılanmamıza gerek yok!
Mardastan adını Tovma yedi yerde anar. III.29’da, iki kardeş Gagik Ebu Mervan[3] ile Gurgen[4] arasında pay edilen yerler listesinde açıkça görüldüğü üzere bir değil iki ayrı Mardastan vardır. Bunlardan biri kuzeyde, Nahçıvan yöresindedir. Mardastan Piskoposluğu makamı o yıllarda Nahçıvan kentinden Hampuyrazan kasabasına, yani şimdi İran’da Maku’nun batısında Beykendi denen yere taşınmıştır. Diğer Mardastan’ı yazar, hanedan içi birtakım miras meselelerinden dolayı daima ‘Pun Mardastan’ (“Asıl Medistan”) olarak anar. II.6’da bu yerin Ağbak ilçesindeki Hadamakert’e (= Başkale ilçe m.) yakın olduğu belirtilir. III.15’te Kurken’in büyük amcası bu yerden kaçarak Antsevatsik (= Norduz) tarafına geçer. Tovma’nın isimsiz devamcısının anlatısında Pun Mardastan keza Başkale’ye bitişiktir. Başkale’nin batı veya kuzeyinde bir yer, belki de Hoşap düşünülmelidir.
VI
Mard halkının ayrı bir dil konuştuğuna dair en ilginç ipucu hiç umulmadık bir yerde karşımıza çıkar. Gürcü Vekayinamesi, Gürcü krallığının eski tarihini anlatan bir metinler derlemesidir. Muhtemelen 11. yüzyılda yaşamış olan Cevanşir (Juansher) adlı asılzadeye atfedilen ana bölümünün sadece 1300 yılı dolayında yazılmış Ermenice çevirisi korunmuştur.[5]
Vekayinameye göre Kral Yervant Ardahan ilini zaptetmiş ve buraya kendi soydaşı olan “şeytan dilli Medleri” (Մարդ դիւախօս) iskan ederek Kaçadun (“yiğit yurdu”) adını vermiştir. (Bkz. 1884 Venedik basımında sf. 24.) Ardahan diyarının eski merkezinin şimdiki Ardahan kasabası değil, komşu Göle ilçesinde bir yer olduğu söylenir. Nitekim şimdi Göle ilçe merkezi olan kasabanın eski adı Mardenik (Merdenik) idi.
VII
Eski Ermeni kaynaklarında Korduk (Batı Ermenicesinde Gortuk) adı verilen kavim nadiren anılır. 7. yüzyıla ait anonim Coğrafya Risalesi’nde yurtları Şırnak ve Hakkari’de gösterilir. Milat öncesi efsanevi bir çağda Ermeni krallarına tabi olmuşlar, fakat daha sonra boyun eğmemişlerdir. İsmen bir kilise teşkilatı kurulmuş, fakat tarihte kayda değer bir rol oynamamıştır. Bir iki vakada, düşmanlarının takibinden kaçan Ermeni beyleri Korduk ülkesine sığınırlar. Demek ki bu yer Ermeni krallığının fiili etki alanı dışındadır. Kordu’larla Mard’lar arasındaki herhangi bir ilişkinin sözü edilmez.
Krdastan tabiri, daha önce bir makalemde belirttiğim üzere, ilk kez 1136 tarihli Urfalı Mateos Vekayinamesi’nde, 1032 tarihli bir Bizans evrakına istinaden kullanılır. Burada söz konusu olan yer, Kürt asıllı Bad b. Dustak’ın 987 yılı civarında Silvan’da kurduğu, sonradan Mervani hanedanına geçen beyliğin arazisidir.
Bölgede Kürt egemenliğinin temellerini atan Mervani Beyliği, Mard ve diğer adlarla anılan çeşitli İrani unsurları kendi bünyesine entegre etmiş midir? Yoksa siyasi ve askeri gücüne istinaden yeni bir Kürtlük mü tesis etmiştir? Cevabını bilmediğim bir soru.
[1] Bu Tigran, Tigranakert kentini kurduğu söylenen meşhur Tigran’dan 500 yıl kadar öncedir. Haykazun, yanı Urartu kralları soyundandır.
[2] Yunan/Roma kaynaklarında Orontes adıyla anılan hükümdardır. MÖ 3. yüzyıl sonu ile 2. yüzyıl başında, Büyük İskender haleflerinin hükmettiği sahada, Suriye’den Gürcistan’a uzanan kısa süreli bir egemenlik kurmuştur. Kommagene (Adıyaman) ve Sophene (Çarsancak, Elazığ) krallarının bu zatın soyundan geldiği söylenir.
[3] 9. yüzyılda Ardzruni hanedanı mensuplarının tümü Ermeni/İrani ve Arapça çift isim taşır.
[4] İran mitolojisinden bir figür olan Gurgin/Gurgen halen Kürtlerde erkek adı olarak kullanılır. Batı Ermenicesi telaffuzda Kurken şeklini alır.
[5] Gürcü Vekayinamesinin şimdi Gürcülerce Kutsal Kitap mertebesinde sayılan versiyonu 18. yüzyılda Kral VI. Vakhtang emriyle derlenmiş ve kısmen tercüme edilmiştir.
http://oracc.museum.upenn.edu/ecut/pager/#Q007085.3
bi-a-i-ni-li için metin örneklerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu soy sop işleri beni zıvanadan çıkarttığı için gereksiz atarlanmışım sanırım özür dilerim. Asur hakiki bir Asur Birleşik Devletleri halinde. Sağdan soldan göç alıp, kültürünü de tıpkı günümüzün Amerikası gibi aldığı göçlerden gelen kültürlerin üstüne kurmuş. Yayılım gösterdiği yerlerde ise bir süre sonra yerleşik hale gelip karma bir kültür yaratmış (örneğin Eski Asurlu tüccarlar Kayseriye yerleşip Anadolulu ikinci bir kadınla evlenerek tamamen asimile olmuşlar). Muhtemelen Asur ve civardan göçle gelen bir halkın karışımıydılar tıpkı o dönemdeki her krallık gibi. Taş işçilikleri inanılmaz bu anlamda sizlerin taş işçiliğinizi andırıyorlar bu doğru (Haçkarlar vs gibi çok başarılı örnekler). Beni kızdıran şey çorba gibi karışık bir dönemi yeterince bilmeden 'belli' bir soyun peşine düşmek. Sohbetlerinizin %60'ını bu türden sorular oluşturuyor . Hal böyle 'soy' telaşına sinirleniyorsun.
Kendilerine Bi-a-i-ni-li diyorlar. Daha doğrusu Bia. Bia'ların ülkesi.
http://oracc.museum.upenn.edu/ecut/pager/#Q007085.3
Vesileyle bu soy sop işlerine Paul Collins'in verdiği hakiki cevabı da buraya eklemek istiyorum. Arkeolojinin ve antropolojinin aslında ne kadar berbat bir bakış açısından doğmuş olduğunu anlatıyor.
https://www.amazon.com/Sumerians-Lost-Civilizations-Paul-Collins/dp/1789144159