Arapçanın ana referans sözlüğü olan Kamus millet sözcüğünü şöyle tanımlıyor: "Millet: Din ve şeriate denir. Esas’ta Zemaşehri der ki “izlenen yol (path)” demektir. Din ve şeriat ana cadde olduğundan böyle denir."
Klasik Arap sözlüklerinin derlemesinden ibaret olan Lane sözlüğü, Sıhah, Misbah, Kamus ve Tacül Arus’a referansla şöyle demiş: "Millet: Din. Dini açıdan takip edilen inanç ve uygulama yolu."
Kuran’da millet sözcüğü 15 yerde geçiyor. Her birinde standart Türkçe meallerin hepsi sözcüğü ‘din’ diye çevirmişler: “Yahudi ve Hristiyanların ‘milletine’ uymadıkça... (Bakara 120), “İbrahim’in ‘milletinden’ yüz çevirmedikçe” (Bakara 130), “Hakka yönelen İbrahim’in ‘milletine’ uyun” (Ali İmran 95), “İbrahim’in hanif ‘milletine’ uyun” (Nisa 125) vb.
Tam Türkçe eşdeğeri sanırım töre olmalı: Bir kavmi tanımlayan gelenek, kural ve inançların tümü. Latincesi mores, genellikle söylenenin aksine “yazılı olmayan kural ve gelenekler” değil, “yazılı olan ve olmayan kural ve gelenekler” anlamında, örneğin mores iudaico. Yunancası ethos.
Yirminci yüzyılda sapıtmadan önce tüm kültürlerde kavim, biyolojik ırk veya soyla değil, mensup olunan töre ile tanımlanırdı. Çünkü kavim, bir kültür varlığıdır. DNA değildir.
1876’da Ahmet Vefik Paşa, çağının modernleşme rüzgarlarından etkilenerek, millet kavramını biraz bulandırmış: “Millet: Aslı din ve mezheb. Ümmet, kavim, cemaat.”
1900 yılında Şemseddin Sami, her zamanki gibi Vefik Paşa’dan daha hassas bir etimolojist olduğunu göstermiş: “millet: 1. Din, mezheb, 2. bir din ve mezhebde bulunan camaat. (Lisanımızda bu lugat sehven [yanlış olarak] ümmet ve ümmet lugati [kelimesi] millet yerine kullanılıp, mesela 'milel-i İslamiye' [İslam milletleri] ve 'Türk milleti' ve bilakis 'ümmet-i İslamiye' diyenler vardır.)”
1924’e gelindiğine millet kavramı iyice yoldan çıkmıştır. Örneğin M. Bahaeddin, Yeni Türkçe Lugat (1924): “Millet: Aynı toprak üstünde yaşayan, müşterek menşe ve lisana veya pek uzun zamandan beri menafiye [menfaatlere] malik olan insan cemaati, kavim; aynı memlekette oturan, aynı hükümetin idaresi altında bulunan halk, ümmet, cins, taife, şi’b. Arapçada asıl manası mezhep, dindir. cemi: milel.”
Dikkat edilirse, Baha Bey’in verdiği kriterlerin hepsi yanlıştır: Bazı milletler aynı toprak üzerinde yaşamaz (ör: Yahudi milleti, Ermeni milleti), hiçbir millet müşterek menşeye dayanmaz, bazı milletlerin müşterek lisanı yoktur, modern milletlerin pek azı “uzun zamandan beri müşterek menafiye malik”tir (ör: Slovaklar, Azeriler, Ukraynalılar, Tacikler, hatta Kürtler), birçoğu aynı hükümetin idaresi altında değildir (Yunanistan Türkleri, Koreliler, Kürtler).
Millet kavramını klasik tanımından uzaklaştırınca yerine tutarlı bir şey konamamıştır.
Sevan Bey.
Burada şu ana kadar okuduğum yazılarınız bir ilim adamının afaki(objektif) olma hususiyetine tam manasıyla tekabül ediyor. Anladığım kadarıyla hiçbir şahsi fikir karıştırılmadan ne ise onu yazmışsınız. Ve yazılarınızın ekseriyetinde yeni şeyler öğreniyorum ve ekseriyetini hayretle okuyorum. Teşekkür ederim.
Bu arada bazı beğendiğim makalelerinizi fikir açısından değil de kelime açısından kendime göre tanzim edip paylaşabilir miyim?
“Okumalarımı”telefon saptırdı “okutmalarıma”. Affola!