Pınar Gültekin vakası
Araştırma, delil, hukuk ve vicdan kavramlarından bu denli bihaber, duygusal patlamalara bu denli teşne bir toplumda ‘demokrasi’ iyi bir fikir midir?
Olay
Pınar ile Cemal 2018 yılı son günlerinde tanışır. Cemal evli ve bir küçük kız babasıdır. 2019 Ocak ve Şubat aylarında “çok yoğun” bir telefon trafiğinden sonra, Cemal’in ifadesine göre “bir kez” birlikte olurlar. Sonra iletişimleri kesilir.
Bu tarihten itibaren Cemal her ay Pınar’ın hesabına 500 ile 1300 TL arasında değişen meblağlarda para yatırır. Telefon kayıtlarına göre sadece para yatırılan günlerde görüşürler, sair zamanda aralarında aralarında iletişim yoktur. 2020 başında Cemal anlaşıldığı kadarıyla ödemeyi geciktirir veya keser veya kesmek ister. Pınar bunun üzerine Cemal’i aralarındaki ilişkiyi ailesine ve çevresine haber vermekle tehdit eder; 20 Ocak 2020’de bir günde 40 kez, 3 Şubat 2020’de 90 kez telefonla veya SMS’le Cemal’i taciz eder. Para ödenince telefonlar kesilir. Haziran ayında 22 günlük bir sürede Cemal Pınar’ın hesabına on parça halinde toplam 9,650.- TL yatırır. Ödemelerin yapılış biçimi, Muğla’da küçük bir bar işleten ve Covid nedeniyle maddi sıkıntı içinde olan Cemal’in parayı denkleştirmede zorluk çektiğini, belki çevresinden borç aldığını düşündürür.
16 Temmuz’da Cemal Pınar’ı öldürür.
Mahkeme Pınar’ın eylemlerinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde TCK 107.b. maddesinde düzenlenen şantaj (açıklama tehdidiyle maddi menfaat temini) suçunu teşkil ettiğine, bu haksız fiilden ötürü Cemal’in tahrik indirimine hak kazandığına hükmeder. Tüm dünyada olduğu gibi Türk hukukunda da suçun bir başka suça karşılık işlenmiş olması hafifletici sebep teşkil etmektedir. Cemal tasarlayarak adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilir. TCK 29. madde uyarınca haksız tahrik altında AMH cezasının 18 ila 24 yıl hapse çevrilmesi gerekmektedir. Mahkeme takdiren bu sürenin üst sınırına yakın olan 23 yıl hapis cezasını uygun bulur.
Pınar’ın avukatına göre Cemal cinayeti ‘canavarca bir his sevkiyle ve eziyet ederek’ işlemiştir. Mahkeme bu iddiayı yerinde bulmaz. Çünkü Cemal Pınar’ı çiftlik evine girer girmez boğarak öldürmüştür. Uzun süre acı çektirerek ve işkenceyle öldürdüğüne dair bir delil yoktur. Boğduktan sonra cesedi bir varile koyarak yakmayı denemiştir. İddia makamına göre yakılma anında Pınar henüz canlıdır; ancak mahkeme bu konuda ibraz edilen tıbbi delilleri ikna edici bulmaz. Her halükarda Cemal cesedi yakmaya teşebbüs ettiğinde Pınar’ın ölmüş olduğuna inanmaktadır, dolayısıyla yakma işlemini canavarca bir his sevkiyle veya eziyet amacıyla yaptığı ileri sürülemez. Maksat maktule acı çektirmek değil, cinayet delilini ortadan kaldırmaktır.
23 yıla mahkum edilen Cemal, yasalar değişmediği takdirde net 14,5 yıl kadar hapis yatacaktır. Kapalı cezaevinde 14,5 yıl, insan hayatını bir daha düzelmeyecek şekilde mahvetmek için yeterli süredir. Karısı ve küçük kızı olaydan sonra kendisini terk etmiştir. Ege taşrası koşullarında onların da hayatının büyük oranda mahvedilmiş olduğu varsayılabilir.
Bir gecelik cinsel macera, 2020’ler Türkiye taşrasının toplumsal koşullarında, bir genç kadının ölümü ve üç kişinin tüyler ürpertici trajedisiyle sonuçlanmıştır.
Gözlemler
1. Pınar Muğla SK Üniversitesindeki öğrenciliği esnasında, kıyafet, telefon, spor salonu aboneliği gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için muhtemelen tek çare olarak para karşılığında cinsel hizmet sunma yolunu seçmiştir.
2. Belki ilişkiye girerken, belki daha sonra, erkeğin zaafından faydalanarak şantaj yoluyla daha fazla para kazanabileceğini fark etmiştir. İyi bir finans yöneticisi olmadığından zamanında durmayı bilememiştir.
3. Her evli kadının elinde ‘terkedip gitme’ tehdidinin serseri bir mayın gibi patlamaya hazır beklediğini bilen Cemal, muhtemelen küçük kızını kaybetmeyi göze alamamıştır. Karısı çok umurunda mıydı bilmiyoruz.
4. Maruz kaldığı şantaj ekonomik yıkım noktasına (ve dolayısıyla, Pınar bir adım atmasa dahi, muhtemelen gene evliliğin parçalanması noktasına) vardığında, başka bir başvuru mercii olmadığı veya bilmediği için, cinayetten başka çare düşünememiştir.
5. Akılsız (ve silahsız) olduğu için boğmaktan başka yöntem bulamamış, çok fazla ucuz Holivut filmi seyrettiği için varile konan cesedin kolayca yanıp kül olacağını zannetmiştir.
Üçüncü maddeye zeyl: Cemal ailesi konusunda hassas ve/veya sorumluluk sahibi bir erkek olmasa şantaja boyun eğer miydi? ‘Yaptık işte n’olacak’ deyip geçmesi daha kolay olmaz mıydı?
Dördüncü maddeye zeyl: Mesela geleneksel Katolik toplumlarındaki gibi bir günah çıkarma müessesesi, ya da kuvvetli bir feodal nasihat/yönlendirme mercii olsa, ya da boşanma ve aile birliğini bozma şartları bugünkü kadar ucuz olmasa olay o kadar kolayca aynı noktaya varır mıydı?
Tepkiler
Pınar Gültekin davası Türkiye’de kendilerini ‘kadın hakları’ mücahidi ilan eden bir çevre tarafından köpürtüldü; toplumun neredeyse her günlük ihtiyacı haline gelen isteri krizlerinden birine konu oldu.
Buyurun, konuya ilişkin sosyal medya paylaşımlarından bir demet. Çoğu on binler, hatta yüz binler seviyesinde beğeni almış.
Pınar'ın katiline "haksız tahrik indirimi" uygulayıp, 23 yıl ceza veren hakime sesleniyorum: Cinayete ortaksın!
Kadınlar işkence ile öldürülürken faillere ödül gibi ceza veriliyor. Ayrımcı indirimlere son vereceğiz.
‘Canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçuna haksız tahrik indirimi uygulayıp 23 yıl hapis cezası vermek yargının iktidar tarafından kadınlara karşı silahlaştırıldığının alenen beyanıdır.
Bugün hukuk ölmüştür. Bu caniye haksız tahrik indirimi uygulandı.
Canlı canlı yakıldı o kız! Canlı canlı canlı yakıldı o evlat! Canlı canlı yakıldı! Neyin haksız tahriki be neyin? Öldürün kadınları diyorsunuz, canlı canlı yakın! Ülkenin tüm kadınlarına düşmansınız. Bu nefreti anlamam imkansız.
Birinin cesedini ilk varile koyup ardından yaktığını ve son olarak üzerine beton döküp ormana attığını itiraf eden bir kişi nasıl haksız tahrik edilmiştir???
İstanbulSözleşmesi haksız tahrik indirimlerine izin vermiyordu. Bir gecede hukuksuz biçimde yok sayıldı. Ve bu güzel kızımızın gülüşünü çalanlar, onu hayattan canice koparanlar haksız tahrik indirimiyle ödüllendirildi.
Öldürmüş, yakmış, betona gömmüş, eziyet etmiş.İnsanlık adına bazen umudumuzu kaybediyoruz. Nasıl öfke bu, nasıl uçsuz bucaksız kin besleme.
Haksız tahrik nedir? Mesela erkekliğine laf etmiştir, kısa giyinmiştir, tut ki küfür etmiştir, aldatmıştır. Diri diri varilde yakılmaya sebebiyet veren bir tahrik midir? 23 yıl sadece. Yatarı 14 yıl.
Pınar Gültekin’i varile koyup yakan cani gibilere indirim yapabilen hakimleri anında ihraç edip meslekten men edecek bir sistem kurmak zorundayız.
Birini planlı bir şekilde diri diri yakıp üzerine beton dökmenin haksız tahriki nasıl olabilir anlayamıyorum. Türkiye’de adaletin işlemediğini çok gördük ama bu kadarı da yuh artık dedirtiyor.
[İzmir BB Başkanı Tunç Soyer] Canice katledilen genç bir kadının katiline "haksız tahrik indirimi" vermek, katillere cesaret, bu ülkenin tüm kadınlarına ihanettir.
Pınar varilde diri diri yakılırken yeterince çığlık atamadığı için mi katile ağır tahrik indirimi verdiniz? Ya da kendini korumaya çalışırken tırnakları falan mı ojeliymiş! Erkek adaleti katile 23 yıl verdi!
[Pınar ailesinin avukatı] Bu karar hukuki dayanaktan yoksundur. Bu kararlar yüzünden Türkiye'de profesyonel kadın katili müessesesi oluştu. 5 sanığa beraat 1 sanığa haksız tahrik indirimi verildiği bir ortamda kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini önleyemeyiz.
İki soru:
Soru 1. Açıkça iftira ve yer yer tehdit niteliğinde olan bu beyanların sahiplerinin cezalandırılması, en azından mahkuma ve mahkeme hakimlerine verdikleri zararın tazmini gerekmez mi?
Soru 2. Araştırma, delil, hukuk ve vicdan kavramlarından bu denli bihaber, duygusal patlamalara bu denli teşne bir toplumda ‘demokrasi’ iyi bir fikir midir?
Enfes bir yazı. O kadar beğendim ki birkaç defa okudum. Bir sürü insanla paylaştım.
Benzer hezeyan "Rabia Naz" olayında da yaşanmıştı. Çatıdan kazayla düşen ya da intihar eden çocuğun babası hezeyanlarını bütün topluma dayattı. Onbinlerce hatta yüzbinlerce insan cinayetin politik baskı sonucu örtbas edildiğine inanıyor. Bunların içinde HDP ve CHP milletvekilleri bile var. Halbuki bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yok. Ancak AKP'ye vurmak için gelen fırsatı onlar da harcamamışa benziyor.
Hikaye 2018'de başlamıyor maalesef sayın Nisanyan. Sandığınızın aksine bu hikaye yüzyıllar içinde büyüyen ve şekillenen kanlı bir tarihin hikayesi. Empati yaptığınız katilin vahşi olmayan (!) hisleri ve hüzünlü (!) sonu, bu tarihin bir parçasıdır. Neyin tarihi bu? Büyük bir sömürü, baskı ve şiddet sarmalı içinde yaşayan işçilerin, kadınların, mültecilerin tarihi. Kapitalizmin ve erkekliğin kılıç salladığı, astığı bir tarih.
Katilin duygularını sanki her insanın sahip olması gereken, insanın içinde diplerde bir yerde var olan doğal bir şey gibi gostermissiniz. Halbuki duygular anne rahminden itibaren her an toplumsal ilişkiler içerisinde şekillenir. 3 yaşındaki bir çocuğun sinirlenince oyuncağı kırmayı tercih etmesi veya odasına çekilip ağlamayı tercih etmesi toplumun bir parçası olmasından ayrı bir yerde değildir. Yani cinsiyetinden ve içerisinde yaşadığı toplumun cinsiyetine yaptığı atıftan ayrı değildir. Katilin duyguları da erkekliğinden azade değil tam da onun beslediği ve büyüttüğü bir yerde durmaktadır. Bunun gibi, öldürülen kişinin de yaşadığı zor maddi durumlarda icra ettiği iş bireysel tercihinin ötesindedir.
İkili ilişkilerde biliyoruz ki bir tarafın A dediğine diğeri B diyebiliyor. Aynı şeye bakarak çok farklı iki şey görebiliyor insanlar. Siz yazınızda bir tarafın (katilin) bu ilişkiyi görme şekline ağırlık vermişsiniz, onun ifadelerini burada ortaya atmışsınız. Bir de ilişkinin diğer tarafını dinleseniz? Sanırım öyle bir seçeneğiniz yok değil mi?