II. Dünya Savaşı bittikten sonra, Almanya'ya, yabancı ülkelerden şirketler yatırım yapmak için kendi hür iradeleriyle gelebildiler mi? Yoksa, savaş bitmiş olsa bile müttefik kuvvetlerin yaptırım kararlarına tamamen uymak zorunda mıydılar?
1945'in hemen sonrasındaki ekonominin hacmi ile, 2022'deki ekonominin hacmi elbette aynı değil. Günümüzde; dünya genelindeki tedarik zincirlerinin giriftlik seviyesi, malûmunuz, çok sıkı ve kesintisiz olmak zorunda.
Diyelim ki, hiç beklenmedik şekilde Rusya-Ukrayna savaşı çabuk bitti ve Rusya geri adım atmayı kabul etti.
ABD ve AB'nin devletler statüsünde Rusya'ya yönelik yaptırımları devam edebilir belki, bunu anlarım.
Peki; "özel sektör" karar alırken, bağlı oldukları devletlerin yaptırım kararlarına uymaya devam etmek zorundalar mı?
Daha net sorayım: Rusya'dan çıkan ABD-Kanada-AB-Japonya-(ve diğer ülkeler) merkezli "şirketler" hemen geri döner mi, Rusya'daki yatırımlarına sanki Ukrayna'da savaş hiç olmamış gibi devam ederler mi?
Not: Sorumu; "laissez-faire, long live capitalism!" ve "yatırım matırım yok, Rusya cezasını çekmeli!" dikotomisi arasında hapsolarak sormuyorum.
ο τριχωτός μαλάκας πιστεύει ότι μπορεί να με εμποδίσει να σχολιάσω στη σελίδα του ιστολογίου του. Έλα μαλάκα που μισείς τους Έλληνες. Βάλε τα δυνατά σου.
Μπορείτε να φιλήσετε τους τριχωτούς όρχεις των μεγάλων ανθρώπων που δημιούργησαν τον μεγάλο ελληνικό πολιτισμό. Μην πείτε ψέματα για την Ελλάδα. μαλάκαγιάν.
Sizin için mahsuru yoksa; ilerleyen gün veya haftalarda Cemalettin beye, Rusya-Ukrayna meselesiyle ilgili internet üzerinden yayın yapmak için teklif göndermeyi düşünür müsünüz?
Bu konuyu Türkiye'nin dinamiklerine de vakıf bir kişiyle konuşmak (gerekirse tartışmak) isterseniz, günümüz Türkiye koşullarında amigoluk yapmadan meramını anlatabilen Cemalettin beyden başka birilerini bulmak epey zor olabilir.
Eğer siz teklif ederseniz, belki kabul eder. Ne dersiniz?
Nisanyan: "İddia 11: Rusya diktatörlüktür. Diktatörlükle liberal demokrasilerin savaşında ikincisinden yana olmalıyız.
Cevap: Münferit siyasi muhaliflere uygulanan baskılar açısından ABD ile Rusya’nın uygulamaları arasında kayda değer bir fark yoktur"
Bu, alti doldurulmamis bir iddia. Onun da otesinde, yanlis bir iddia. Buradaki karsilastirmalarin dogru olmadigini asagida yazmistim. Simdi yeni bir ornekle devam edeyim. Putin'in kendi yolsuzluklarini aciga cikaran Navalny'ye yaptiklarinin kisa bir ozeti. Boyle bir seyin pek cok batili demokraside olmasi mumkun degil:
“There is no way that Australia can allow this deal to proceed. If it must, the nation should invade and capture Guadalcanal such that we engineer regime change in Honiara. There are other soft power levers to pull first and we should pull them forcefully. But we should also immediately begin amassing an amphibious invasion force to add pressure.”
Doğu yapınca saldırgan, batı yapınca kendini koruma. Var mı böyle yağma?
Edit ek:
Sanıyorum buradaki çoğu kişi kendini "batılı" olarak tanımlıyordur. Ne kadar ABD, emperyalizm vs karşıtı olursak olalım, çoğumuz doğuyu bilmiyor, anlamıyor: Çin, Rusya, Hindistan... Kültürel kodumuz batılı. Hissiyatın dibinde batılıyız. Üçüncü dünya savaşı olsa, batı kazansın isteriz (sanıyorum). Savaşa gireceksek batı tarafında girelim bari deriz. Bilmiyorum farklı düşünen var mı... Dolayısıyla bu durum karşısında baştan bir tarafımız var ve doğulunun nasıl baktığını da bilmiyoruz, anlamıyoruz. Sevan Hoca doğulu bakış açısını ne kadar yansıtıyor kestirmek güç ancak farklı seslere kulağı biraz açık tutmak gerek.
" bu duruşu tetikleyen duygusal güç... Doğu yapınca saldırgan, batı yapınca kendini koruma." bayagi iddiali olmus.
O verdiginiz ornek, Rusya'da, Turkiye'de, Macaristan'da orada burada yukseliste olan fasizm egilimli goruslere bir ornek teskil etmekten oteye gecmiyor. Bir kisinin dediginden cok fazla cikarim yapmissiniz.
Bence Nisanyan'la tartisanlarin niyetini ve duygularini sorgulamaktansa, soyledikleri argumanlara bir cevap vermeyi deneyin. Buyuk ihtimalle burada yazan pek cok kisi Avustralya'nin tutumunu da tasvip etmez.
Bu arada -konuyu dağıtmak gibi olmasın ama- yazının anafikrini güçlendirmek için kullanılan Kıbrıs argümanıyla ilgili küçük bir düzeltme: Barış Harekâtından sonra Rum-Yunan ikilisi tarafından piyasaya sürülen ve bizde de bazı kesimlerce sorgusuz sualsiz benimsenmiş bu g…ten sallama %18 oranı tabii ki ucuz bir yalandan başka bir şey değil. Wikipedia, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmadan çok önce başlayan baskı ve terör nedeniyle Türkiye, İngiltere ve Avustralya’ya kaçmak zorunda kalmış Kıbrıslı Türklerin sayısını kabaca 500 bin olarak veriyor. Ekonomik nedenlerle İngiltere ve Avustralya’ya gitmiş Rumların sayısını da 100 bin. Bunları adanın şimdiki nüfusuna ekleyip oranladığınız takdirde Türklerin oranı da en kötü ihtimalle %40 oluyor, her fırsatta ‘Kıbrıs’taki TC işgâlinden’ bahseden bir takım zibidilerin iddia ettiği gibi %18 değil.
Hafta içi yazıyı ilk okuduğumda, hafta sonu her iddiaya (!) tek tek karşılık yazayım diye düşünmüştüm ama gelen yazılara bakılınca zaten çoğu konuda genel cevaplar verilmiş: Kasıtlı bırakılmış eksiklikler, yorumların gerçek diye anlatılması, sui misal içerikli "eğer onlar yapabiliyorsa, ben de yaparım o zaman" tarzı argümanlar, doğrularla kokteyl yapılmış yanlışlar, Rus propogandasının yalanları vs... hepsi sıralanmış.
Benim için bu yazıda eskiye göre iki temel değişiklik var:
1. İlk yazılardaki; "büyük resim", "dünyanın işleyişi", "Dev komplo", "Kapitalizmin Rusya'yı da esir almak istemesi" vb gibi devasa açıklamalar gitmiş. Eskisinin tam tersine, "Büyük Usta Rusya satranç oyununda rakibine karşı kendi hamlesini yaptı" denmiş. Taammüden hem de! :-)
2. Eskisi çok zavallıcaydı ve uzun süre devam ettirilemezdi zaten! Onun yerine Ukrayna'nın (Nato'yu da arkasına alarak, hatta ittirmesiyle) işi gücü bırakıp Rusya ile uğraştığı hikayesine gelinmiş. Yaşananları görmesek, bilmesek, az kaldı -2inci Dünya savaşında olduğu gibi- Ukraynalı Nazilerin durduk yere Rusya'yı işgale başladıklarını, Rusların da Stalingrad önlerinde ülkelerini düşmandan kahramanca savunduklarını sanacağız.
Şimdiki sorular ise bence şu;
Sevan Hoca gibi bir zeka, nasıl oluyorsa Amerika ile Rusya'nın hangisinin daha liberal demokrasi olduğunu ayırd edemeyecek kadar bir tarafın argümanlarını bu kadar içselleştiriyor? Farklı olmak kaygısı mı, yazıldığı gibi aidiyeti mi, yoksa tamamen bilemeyeceğimiz başka bir neden mi? 12inci madde buna tam cevap vermiyor.
Zaman geçtikçe, ve işler daha da kötüye gittikçe (ki savaşın uzaması, ambargolar vs sonrasında hakim senaryo bu), yarın Rusya bu pozisyonunu ciddi olarak değiştirirse, o zaman hangi hikayeyi dinleyeceğiz? Nasıl bir geri adım gelecek?
Bu yazida katimadigim pek cok nokta var. Bir iki tanesi:
Bir yanlis baska bir yanlisi goturmez. ABD'nin ortadoguda yaptigi yanlislari emsal gosterip Rusya'yi aklamak olmaz. Eger dunya (Rusya-Cin hatti) batiyi gecmiste isledigi benzer suclardan cezalandirmadi ise, bu, yapilani mesrulastirmaz, sadece Rusya-Cin'in o zaman o ise gucu ve cesareti olmadigini, ya da hic umurlarinda olmadigini gosterir.
Nisanyan:"Münferit siyasi muhaliflere uygulanan baskılar açısından ABD ile Rusya’nın uygulamaları arasında kayda değer bir fark yoktur (bkz. Assange, Snowden, Donziger, Guantanamo Bay)"
Assange, Snowden, devlet sirlarini ifsa etmis insanlar, iyi de yapmislar. Boyleleri hangi ulkede olsa yargilanip hapse atilir. Bunlar dogru karsilastirmalar degil. Rusyanin hali ortada. En kucuk bir muhalif ses yok. Sesi cikan ya hapiste, ya mezarda, ya Rusya disinda. Butun muhalif medya kapatilmis durumda. Batida bunun muadili yok.
Nisanyan: "Vicdanını ve aklını kişisel çıkarına kurban etmeye razı olacak birinin bu savaşta takınacağı tutum bellidir. Pazar Sohbetlerimi izleyenlerin sayısı son dört haftada yüzde otuz oranında düştü. Patreon destekçilerinin sayısında da kaygı verici bir azalma var. Çıkarını gözeten biri bu durumda ne yapar? Susar. Ya da sürünün çağrısına uyup göze batmamayı seçer.
Merak etmeyin, yapmam öyle şey."
Olayin baska aciklamalari da olabilir. Baris Bilin "in love with his own voice" demis. Guzel bir tanimlama. Bir baska ihtimal, egonun, aklin ve vicdanin onune gecmesi, yapilmis hayati kabul edememek. Vicdan mi, "in love with his own voice" mu, ego mu sorusuna herkesin bir cevabi var muhakkak. Ama buna Nisanyan da dahil kimse, herkesi ikna edecek sekilde "kesin sudur" diye ikna edici bir cevap veremez. Mesela benim cevabim vicdan degil.
dogrudur, ama bu rusya'yi hakli bir yere getirmez, sizin argumanlarinizi da dogru cikarmaz. bilakis, rusya da yalan dolanlar ureterek propaganda savasi yapiyor, bakiniz:
Bu "az bilinen gercekler" listenizde yazdiklariniz demogojiden oteye gitmiyor, o yuzden cok tartismaya gerek yok. Devletleri, tutarsizlikla veya ahlaki zayiflikla degerlendirmek yersizdir. Hersey devletlerarasi guc dengeleri ile belirlenir ne yazik ki, yani bir cesit doga yasasi. Devletlerin celiskileri, sivilleri bombalayan bir askerin esir dusunce aglamasi kadar normal birsey. (Edit: yanlis anlamayin, sivil olumlerinin, sorumlusu ister ABD, olsun, ister Suriye, ister Rusya fazlasiyla uzucu. Benim soyledigim, sizin problemi oturttugunuz temelin gercegi yansitmamasi)
Ote yandan, su son bir ayda iyice goze batan askeri ve diplomasi basarisizliklari ile, bu ulke nasil 10-larca federal devleti, asirlardir, yuzlerce etnik grubu bir arada tutuyor, onu bir Pazar Sohbetinizde acabilir misiniz? Tamamen bir yanilsama mi, yoksa tum dunya, icten ice Rus imparatorluklarina bir saygi mi duyuyor bu olanaksiz gorunen basarisindan oturu.
Rusya'da (Rusya federasyonunun tanimli oldugu tum cografyalarindan bahsediyorum) yasayan insanlarin, Batililardan nasil farkli olduklarini anlayabilecek kadar yasadiniz mi, veya eski sovyetleri gezdiniz mi? Izlenimlerinizi bir programinizda anlatabilir misiniz? Neden Bati blogu (tarihi olarak Avrupa ve guncel olarak Avrupa-Atlantik) devamli onlari disladi? Asya'daki parcasi nedeniyle mi?
Cevabını merak edenler listesine +1. Ancak söz konusu olan dışlama mı? Rusyayı ancak kitap ve filmlerden bilen biri olarak hep aksini düşündüm: yabancı mürebbiyeler, Fransızcayı Rusçadan iyi konuşan, Avrupa'da tatilde kendilerini daha rahat hisseden aristokratlar... Osmanlı'daki "özentiden" farklı olarak Ruslar'ın Batı bilim kültürüne eklemlenmesi tartışmasız idi. Dışlama değil ancak Bolşevik devrimi kesintiyi yarattı. Sonrasında federasyon döneminden de bir cacık olacağa benzemiyor şimdilik.
Sanirim Rusya'yi Batililastiran kisi Deli/Buyuk Petro. Dediginiz gibi, Ruslarin sanatciligi Bati seviyesinde, ona suphe yok. Ama nedense hep bati blogu disinda konumlaniyorlar gibi hissediyorum. Keske konunun uzmani bir yanitlasa, "oyle bir sey yok" veya "var ...cunku vs. vs." diye.
Bir de Asyanin buyuk bir kismini, Kafkaslari, baltiklari nasil bunca senedir etkisi altinda tutmus, o buyuk bir basari. Ustelik hukmettigi toplulukla hep aci cekmisler. Cemalettin Tasci "Son Imparatorluk" diyordu. Fakat, Orta Asya'da bulundum, Sevan Hoca'nin dedigi sey tamamiyle dogru, o gocebe toplumlara bir sistem gorutmusler.
İngilizcede ‘in love with his own voice’ diye bir deyim vardır ki, adeta şahsınız için söylenmiş. O bakımdan artık aynı şeyleri tekrarlayıp kendimi sıkmayacağım. Sadece şu kadarını söyleyeyim ki haksızsınız, -her zamanki gibi- yanılıyorsunuz ve Rusya bu savaşı çoktan kaybetmiştir. Zira 21.Yüzyılda petrol, silah ve arpa dışında hiç bir şey üretemeyen ve üç asır boyunca tahakkümü altındaki insanlara baskı, zulüm ve sefaletten başka hiç bir şey verememiş bir ülke, değil uygar milletlerin arasında girmek, anasının bilmem nesine bile giremez. O kadar. BB
abi birebir aynı bayat yaveleri ellinci kere yazıyorsun. sen bunu yapınca adi bir propaganda aygıtı olmuyorsun ama batılılar anında oluyor. "biyolojik silahların zulalandığı 'biliniyor'" nereden? nasıl? oğul bush playbookundan mı aldın bunu? kıbrıs'taki tc işgaliyle eşleyerek meşrulaştırma çabası da ayrı sefalet. birinde yüzde otuzmuş da diğerinde on sekizmiş... kıbrıs'taki işgali tamamen meşru gören kamuoyuna yönelik olmadıkça bunu yazmanın ne anlamı olabilir diye soracak insanlar.
Gorbaçev'e verin sözlerin tutulmaması dolayısıyla Rusya haklı denilebilir.
Putin'in girdiği savaşın Rusya'daki Nomenklatura'nın iktidarının süresini uzatmaktan başka bir amacı olduğunu sanmıyorum.
Putin, Ukrayna'yı çoktan kaybettiğini görmeyerek, Kırım ve Donbas ile yetinmeyerek kendi için hazırlanmış tuzağa balıklama atladı. (Zenginlik, refah, teknoloji üretmeyip, sadece silah ve doğal kaynaklar; baskı ve yolsuzlukla hem kendi halkını hem de komşuları kaybedersin.)
İlk beş madde değer üzerine diğerleri mevcut veya olası olgusal durumlar üzerine kurulmuş. Ben bilhassa ilk iki maddeyi hiç ikna edici bulmadım. ABD işgalleri başka gerekçelere dayanıyordu. Bu gerekçelerin de meşru olmadıkları cevabına itirazım yok ancak bu işgaller ile Rusya'nın Ukrayna işgali arasında analoji kurulabilmesi mümkün gözükmüyor. Bu ancak NATO üyesi bir ülkenin NATO'dan çıkıp Rusya'nın(ya da NATO'ya tehdit sayılan başka bir ülkenin) güdümündeki bir pakta katılmaya kalkışması ve ABD'nin buna işgalle karşılık vermesi halinde söz konusu olabilir. Başka deyişle ABD NATO'dan ayrılıp başka bir pakta girmeye kalkışan bir ülkeyi işgal etmediği müddetçe ABD işgalleri Rus işgaline emsal teşkil etmez. Sanıyorum bu işgalleri birbiriyle mukayese etmenin makul olmadığı tarafınızın da farkında olduğu bir durum ki "Mesele sadece emsaller meselesi değildir" demişsiniz. Ancak devamında da tartışmalı ifadeler var. "Bir devletin kendi vatandaşı olan azınlık topluluklarını ezmeye, yurtlarından sürmeye veya yok etmeye yönelik eylemleri, geleneksel diplomaside çoğu zaman geçerli savaş sebebi sayılmaz." denilerek Kıbrıs'ta Türklere, Irak’ta Kürtlere, Çin’de Uygurlara, Myanmar’da Rohingyalara yönelik azınlık düşmanı tutumlar işaret edilmiş ve Ukrayna'nın benzer bir azınlık düşmanlığı sergilediği ima edilmiş. Ukrayna'da bunlara muadil bir azınlık düşmanlığı olmadığı kanaatindeyim. Uluslararası kamuoyunda Rusya dışında bu tezleri savunan yok gibi gözüküyor. Rusya'nın sıkı müttefiki konumunda olan Çin bile net bir dille işgali savunmadı. Ukrayna'da bunların dozunda azınlık düşmanlığı olsaydı Rusya'nın dahil olduğu blok bunları daha gür bir sesle dile getirirdi. "Ukrayna yönetiminin ülkedeki Ruslara yönelik gerek resmi kurumlar gerek gayri resmi silahlı gruplar aracılığıyla ağır bir baskı politikası uygulaması, Rus yanlısı siyasi parti ve liderleri tasfiye etmesi, Rusça eğitimi sınırlaması, Rusça yayınları yasaklaması" gerekçelerinin işgali haklı kıldığı tezi pek güçlü gözükmüyor. Bu tip ihlaller Rusya dahil pek çok ülkede rastlanabilir türden. Ancak katliam veya soykırım gibi aşırı noktalara gitmediği müddetçe birer iç güvenlik meselesi olarak görülebilir.
İkincisi NATO'nun Rusya'yı potansiyel tehdit olarak görmesi normal olduğu gibi Rusya'nın da NATO'yu tehdit sayması tabiidir. Ancak bu durum Ukrayna'nın NATO'ya katılma talebinin Rus işgalini meşru kıldığına dair bir gerekçe midir? Devletlerin ya da paktların karşılıklı tehdit algısı(veya olgusu)bir ülke(yani Rusya) lehine yorumlanırsa; Ukrayna gibi Rusya açısından stratejik önemi olan ve hali hazırda NATO üyesi olan başka devletler de işgale açık duruma düşmüyor mu? Bu ilkeye göre bu ülkelerin tamamında Rus işgali meşru hale geliyor. Yani NATO Rusya'yı düşman devlet olarak gördüğü için, Rusya (kendince gerekçelerle)NATO'ya üye veya aday üye olan her ülkeyi işgal edebilir. Tehdit algısı ile işgale kalkışmayı haklı saymak işgale çok geniş bir meşruiyet alanı bırakıyor.
Öte yandan Rusya NATO tehdidine karşı bunları yapıyorsa, Ukrayna Rus tehdidi karşısında ne yapmalıydı? Mevcut potansiyeli ile(askeri, ekonomik, demografik vs.) tek seçeneği kendisini güvende hissedebileceği bir pakta katılmak gibi gözüküyor. Ya da bağımsız bir devlet olduğunu unutup Rusya tarafından yutulmayı mı beklemeliydi? NATO şemsiyesi altına girmeden ve askeri desteklerle donatılmadan nasıl güvende kalabilirdi?
Diğer maddelerde de benzer şekilde tek yanlı bir bakış açısının olduğu seziliyor. Hele 6. ve 8.maddelerdeki görüşlere neden cevap verme ihtiyacı duyulmuş anlayamadım. İşgalin sadece haklı olduğuna değil başarılı olacağına da ikna etme çabası var sanki. Bunu başarırsanız 12.maddede bahsedilen kaçak ‘Patreon destekçileri’, adam bildi diye düşünerek geri gelir ve siz de ‘sürü’yü eski sayısına ulaştırırsınız. Hatta belki sayıyı daha da artırırsınız kim bilir?
Eğer Afrika veya Hindistan tur plânınızı aksatmayacaksa, hazır şu an Ermenistan'da konumlanmışken, elinize kameranızı alarak sizin gözlemlerinizle bir Ermenistan turu yapıp YouTube'da kısa videolar hâlinde yayınlar mısınız? Sizin yerinde anlatımınızla Ermenistan'ı yeniden öğrenmenin mühim olduğunu düşünüyorum.
Sevan bey elbette kâhin değilsiniz. Belki, gençliğinizde tecrübe ettiğiniz yaptırım örneklerinden hareketle birşeyler söyleyebilirsiniz.
II. Dünya Savaşı bittikten sonra, Almanya'ya, yabancı ülkelerden şirketler yatırım yapmak için kendi hür iradeleriyle gelebildiler mi? Yoksa, savaş bitmiş olsa bile müttefik kuvvetlerin yaptırım kararlarına tamamen uymak zorunda mıydılar?
1945'in hemen sonrasındaki ekonominin hacmi ile, 2022'deki ekonominin hacmi elbette aynı değil. Günümüzde; dünya genelindeki tedarik zincirlerinin giriftlik seviyesi, malûmunuz, çok sıkı ve kesintisiz olmak zorunda.
Diyelim ki, hiç beklenmedik şekilde Rusya-Ukrayna savaşı çabuk bitti ve Rusya geri adım atmayı kabul etti.
ABD ve AB'nin devletler statüsünde Rusya'ya yönelik yaptırımları devam edebilir belki, bunu anlarım.
Peki; "özel sektör" karar alırken, bağlı oldukları devletlerin yaptırım kararlarına uymaya devam etmek zorundalar mı?
Daha net sorayım: Rusya'dan çıkan ABD-Kanada-AB-Japonya-(ve diğer ülkeler) merkezli "şirketler" hemen geri döner mi, Rusya'daki yatırımlarına sanki Ukrayna'da savaş hiç olmamış gibi devam ederler mi?
Not: Sorumu; "laissez-faire, long live capitalism!" ve "yatırım matırım yok, Rusya cezasını çekmeli!" dikotomisi arasında hapsolarak sormuyorum.
ο τριχωτός μαλάκας πιστεύει ότι μπορεί να με εμποδίσει να σχολιάσω στη σελίδα του ιστολογίου του. Έλα μαλάκα που μισείς τους Έλληνες. Βάλε τα δυνατά σου.
Yunanistan kültürüne hakim olan nasyonalist üslubu iyi örnekleyen bir yorum.
Μπορείτε να φιλήσετε τους τριχωτούς όρχεις των μεγάλων ανθρώπων που δημιούργησαν τον μεγάλο ελληνικό πολιτισμό. Μην πείτε ψέματα για την Ελλάδα. μαλάκαγιάν.
Cemalettin Nuri Taşcı'nın Sevan beye cevapları:
(1) https://www.politikapolitik.com/rusya-batiya-ne-yapabilir/
(2) https://www.politikapolitik.com/takoz/
(3) https://www.politikapolitik.com/ve-egim/
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Sevan bey,
Sizin için mahsuru yoksa; ilerleyen gün veya haftalarda Cemalettin beye, Rusya-Ukrayna meselesiyle ilgili internet üzerinden yayın yapmak için teklif göndermeyi düşünür müsünüz?
Bu konuyu Türkiye'nin dinamiklerine de vakıf bir kişiyle konuşmak (gerekirse tartışmak) isterseniz, günümüz Türkiye koşullarında amigoluk yapmadan meramını anlatabilen Cemalettin beyden başka birilerini bulmak epey zor olabilir.
Eğer siz teklif ederseniz, belki kabul eder. Ne dersiniz?
Nisanyan: "İddia 11: Rusya diktatörlüktür. Diktatörlükle liberal demokrasilerin savaşında ikincisinden yana olmalıyız.
Cevap: Münferit siyasi muhaliflere uygulanan baskılar açısından ABD ile Rusya’nın uygulamaları arasında kayda değer bir fark yoktur"
Bu, alti doldurulmamis bir iddia. Onun da otesinde, yanlis bir iddia. Buradaki karsilastirmalarin dogru olmadigini asagida yazmistim. Simdi yeni bir ornekle devam edeyim. Putin'in kendi yolsuzluklarini aciga cikaran Navalny'ye yaptiklarinin kisa bir ozeti. Boyle bir seyin pek cok batili demokraside olmasi mumkun degil:
https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/biri-girdigin-digeri-ciktigin-gundur-1592530
Yazıya gelen tepkiler eyvallah da, bu duruşu tetikleyen duygusal güç şu tip önerilerin dile getirilmesindeki rahatlık ve yüzsüzlükten geliyor:
https://www.news.com.au/technology/innovation/military/australia-must-ready-solomon-islands-invasion-to-stop-china-security-deal/news-story/d53d32a38e000a45a736df4fc7f8f38f
“There is no way that Australia can allow this deal to proceed. If it must, the nation should invade and capture Guadalcanal such that we engineer regime change in Honiara. There are other soft power levers to pull first and we should pull them forcefully. But we should also immediately begin amassing an amphibious invasion force to add pressure.”
Doğu yapınca saldırgan, batı yapınca kendini koruma. Var mı böyle yağma?
Edit ek:
Sanıyorum buradaki çoğu kişi kendini "batılı" olarak tanımlıyordur. Ne kadar ABD, emperyalizm vs karşıtı olursak olalım, çoğumuz doğuyu bilmiyor, anlamıyor: Çin, Rusya, Hindistan... Kültürel kodumuz batılı. Hissiyatın dibinde batılıyız. Üçüncü dünya savaşı olsa, batı kazansın isteriz (sanıyorum). Savaşa gireceksek batı tarafında girelim bari deriz. Bilmiyorum farklı düşünen var mı... Dolayısıyla bu durum karşısında baştan bir tarafımız var ve doğulunun nasıl baktığını da bilmiyoruz, anlamıyoruz. Sevan Hoca doğulu bakış açısını ne kadar yansıtıyor kestirmek güç ancak farklı seslere kulağı biraz açık tutmak gerek.
" bu duruşu tetikleyen duygusal güç... Doğu yapınca saldırgan, batı yapınca kendini koruma." bayagi iddiali olmus.
O verdiginiz ornek, Rusya'da, Turkiye'de, Macaristan'da orada burada yukseliste olan fasizm egilimli goruslere bir ornek teskil etmekten oteye gecmiyor. Bir kisinin dediginden cok fazla cikarim yapmissiniz.
Bence Nisanyan'la tartisanlarin niyetini ve duygularini sorgulamaktansa, soyledikleri argumanlara bir cevap vermeyi deneyin. Buyuk ihtimalle burada yazan pek cok kisi Avustralya'nin tutumunu da tasvip etmez.
Türk entel sınıfının kendini 'Batılı' gösterme kompleksidir Ukrayna hayranlığının altında yatan. Başkaca bir mantıklı sebebi yok.
Aynısını şimdi edit/ek yaptım :)
Bu arada -konuyu dağıtmak gibi olmasın ama- yazının anafikrini güçlendirmek için kullanılan Kıbrıs argümanıyla ilgili küçük bir düzeltme: Barış Harekâtından sonra Rum-Yunan ikilisi tarafından piyasaya sürülen ve bizde de bazı kesimlerce sorgusuz sualsiz benimsenmiş bu g…ten sallama %18 oranı tabii ki ucuz bir yalandan başka bir şey değil. Wikipedia, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmadan çok önce başlayan baskı ve terör nedeniyle Türkiye, İngiltere ve Avustralya’ya kaçmak zorunda kalmış Kıbrıslı Türklerin sayısını kabaca 500 bin olarak veriyor. Ekonomik nedenlerle İngiltere ve Avustralya’ya gitmiş Rumların sayısını da 100 bin. Bunları adanın şimdiki nüfusuna ekleyip oranladığınız takdirde Türklerin oranı da en kötü ihtimalle %40 oluyor, her fırsatta ‘Kıbrıs’taki TC işgâlinden’ bahseden bir takım zibidilerin iddia ettiği gibi %18 değil.
Hafta içi yazıyı ilk okuduğumda, hafta sonu her iddiaya (!) tek tek karşılık yazayım diye düşünmüştüm ama gelen yazılara bakılınca zaten çoğu konuda genel cevaplar verilmiş: Kasıtlı bırakılmış eksiklikler, yorumların gerçek diye anlatılması, sui misal içerikli "eğer onlar yapabiliyorsa, ben de yaparım o zaman" tarzı argümanlar, doğrularla kokteyl yapılmış yanlışlar, Rus propogandasının yalanları vs... hepsi sıralanmış.
Benim için bu yazıda eskiye göre iki temel değişiklik var:
1. İlk yazılardaki; "büyük resim", "dünyanın işleyişi", "Dev komplo", "Kapitalizmin Rusya'yı da esir almak istemesi" vb gibi devasa açıklamalar gitmiş. Eskisinin tam tersine, "Büyük Usta Rusya satranç oyununda rakibine karşı kendi hamlesini yaptı" denmiş. Taammüden hem de! :-)
2. Eskisi çok zavallıcaydı ve uzun süre devam ettirilemezdi zaten! Onun yerine Ukrayna'nın (Nato'yu da arkasına alarak, hatta ittirmesiyle) işi gücü bırakıp Rusya ile uğraştığı hikayesine gelinmiş. Yaşananları görmesek, bilmesek, az kaldı -2inci Dünya savaşında olduğu gibi- Ukraynalı Nazilerin durduk yere Rusya'yı işgale başladıklarını, Rusların da Stalingrad önlerinde ülkelerini düşmandan kahramanca savunduklarını sanacağız.
Şimdiki sorular ise bence şu;
Sevan Hoca gibi bir zeka, nasıl oluyorsa Amerika ile Rusya'nın hangisinin daha liberal demokrasi olduğunu ayırd edemeyecek kadar bir tarafın argümanlarını bu kadar içselleştiriyor? Farklı olmak kaygısı mı, yazıldığı gibi aidiyeti mi, yoksa tamamen bilemeyeceğimiz başka bir neden mi? 12inci madde buna tam cevap vermiyor.
Zaman geçtikçe, ve işler daha da kötüye gittikçe (ki savaşın uzaması, ambargolar vs sonrasında hakim senaryo bu), yarın Rusya bu pozisyonunu ciddi olarak değiştirirse, o zaman hangi hikayeyi dinleyeceğiz? Nasıl bir geri adım gelecek?
Selamlar,
Bu yazida katimadigim pek cok nokta var. Bir iki tanesi:
Bir yanlis baska bir yanlisi goturmez. ABD'nin ortadoguda yaptigi yanlislari emsal gosterip Rusya'yi aklamak olmaz. Eger dunya (Rusya-Cin hatti) batiyi gecmiste isledigi benzer suclardan cezalandirmadi ise, bu, yapilani mesrulastirmaz, sadece Rusya-Cin'in o zaman o ise gucu ve cesareti olmadigini, ya da hic umurlarinda olmadigini gosterir.
Nisanyan:"Münferit siyasi muhaliflere uygulanan baskılar açısından ABD ile Rusya’nın uygulamaları arasında kayda değer bir fark yoktur (bkz. Assange, Snowden, Donziger, Guantanamo Bay)"
Assange, Snowden, devlet sirlarini ifsa etmis insanlar, iyi de yapmislar. Boyleleri hangi ulkede olsa yargilanip hapse atilir. Bunlar dogru karsilastirmalar degil. Rusyanin hali ortada. En kucuk bir muhalif ses yok. Sesi cikan ya hapiste, ya mezarda, ya Rusya disinda. Butun muhalif medya kapatilmis durumda. Batida bunun muadili yok.
Nisanyan: "Vicdanını ve aklını kişisel çıkarına kurban etmeye razı olacak birinin bu savaşta takınacağı tutum bellidir. Pazar Sohbetlerimi izleyenlerin sayısı son dört haftada yüzde otuz oranında düştü. Patreon destekçilerinin sayısında da kaygı verici bir azalma var. Çıkarını gözeten biri bu durumda ne yapar? Susar. Ya da sürünün çağrısına uyup göze batmamayı seçer.
Merak etmeyin, yapmam öyle şey."
Olayin baska aciklamalari da olabilir. Baris Bilin "in love with his own voice" demis. Guzel bir tanimlama. Bir baska ihtimal, egonun, aklin ve vicdanin onune gecmesi, yapilmis hayati kabul edememek. Vicdan mi, "in love with his own voice" mu, ego mu sorusuna herkesin bir cevabi var muhakkak. Ama buna Nisanyan da dahil kimse, herkesi ikna edecek sekilde "kesin sudur" diye ikna edici bir cevap veremez. Mesela benim cevabim vicdan degil.
Gulliver'i cüceler ülkesinde küçük ipliklerle bağlamaya çalışırlar.
Mariupol'da bombalanan sinemaya ilişkin ayrıntılı bilgi.
https://thegrayzone.com/2022/03/25/bbc-fixer-war-ukrainian-nationalist-pr-operative/
dogrudur, ama bu rusya'yi hakli bir yere getirmez, sizin argumanlarinizi da dogru cikarmaz. bilakis, rusya da yalan dolanlar ureterek propaganda savasi yapiyor, bakiniz:
https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/rus-propaganda-makinesi-nasil-calisiyor-1592416
bunlar da rusya'yi suclu yapmaz. her savasin dogasinda olan birsey bu.
Bu "az bilinen gercekler" listenizde yazdiklariniz demogojiden oteye gitmiyor, o yuzden cok tartismaya gerek yok. Devletleri, tutarsizlikla veya ahlaki zayiflikla degerlendirmek yersizdir. Hersey devletlerarasi guc dengeleri ile belirlenir ne yazik ki, yani bir cesit doga yasasi. Devletlerin celiskileri, sivilleri bombalayan bir askerin esir dusunce aglamasi kadar normal birsey. (Edit: yanlis anlamayin, sivil olumlerinin, sorumlusu ister ABD, olsun, ister Suriye, ister Rusya fazlasiyla uzucu. Benim soyledigim, sizin problemi oturttugunuz temelin gercegi yansitmamasi)
Ote yandan, su son bir ayda iyice goze batan askeri ve diplomasi basarisizliklari ile, bu ulke nasil 10-larca federal devleti, asirlardir, yuzlerce etnik grubu bir arada tutuyor, onu bir Pazar Sohbetinizde acabilir misiniz? Tamamen bir yanilsama mi, yoksa tum dunya, icten ice Rus imparatorluklarina bir saygi mi duyuyor bu olanaksiz gorunen basarisindan oturu.
Rusya'da (Rusya federasyonunun tanimli oldugu tum cografyalarindan bahsediyorum) yasayan insanlarin, Batililardan nasil farkli olduklarini anlayabilecek kadar yasadiniz mi, veya eski sovyetleri gezdiniz mi? Izlenimlerinizi bir programinizda anlatabilir misiniz? Neden Bati blogu (tarihi olarak Avrupa ve guncel olarak Avrupa-Atlantik) devamli onlari disladi? Asya'daki parcasi nedeniyle mi?
Cevabını merak edenler listesine +1. Ancak söz konusu olan dışlama mı? Rusyayı ancak kitap ve filmlerden bilen biri olarak hep aksini düşündüm: yabancı mürebbiyeler, Fransızcayı Rusçadan iyi konuşan, Avrupa'da tatilde kendilerini daha rahat hisseden aristokratlar... Osmanlı'daki "özentiden" farklı olarak Ruslar'ın Batı bilim kültürüne eklemlenmesi tartışmasız idi. Dışlama değil ancak Bolşevik devrimi kesintiyi yarattı. Sonrasında federasyon döneminden de bir cacık olacağa benzemiyor şimdilik.
Sanirim Rusya'yi Batililastiran kisi Deli/Buyuk Petro. Dediginiz gibi, Ruslarin sanatciligi Bati seviyesinde, ona suphe yok. Ama nedense hep bati blogu disinda konumlaniyorlar gibi hissediyorum. Keske konunun uzmani bir yanitlasa, "oyle bir sey yok" veya "var ...cunku vs. vs." diye.
Bir de Asyanin buyuk bir kismini, Kafkaslari, baltiklari nasil bunca senedir etkisi altinda tutmus, o buyuk bir basari. Ustelik hukmettigi toplulukla hep aci cekmisler. Cemalettin Tasci "Son Imparatorluk" diyordu. Fakat, Orta Asya'da bulundum, Sevan Hoca'nin dedigi sey tamamiyle dogru, o gocebe toplumlara bir sistem gorutmusler.
İngilizcede ‘in love with his own voice’ diye bir deyim vardır ki, adeta şahsınız için söylenmiş. O bakımdan artık aynı şeyleri tekrarlayıp kendimi sıkmayacağım. Sadece şu kadarını söyleyeyim ki haksızsınız, -her zamanki gibi- yanılıyorsunuz ve Rusya bu savaşı çoktan kaybetmiştir. Zira 21.Yüzyılda petrol, silah ve arpa dışında hiç bir şey üretemeyen ve üç asır boyunca tahakkümü altındaki insanlara baskı, zulüm ve sefaletten başka hiç bir şey verememiş bir ülke, değil uygar milletlerin arasında girmek, anasının bilmem nesine bile giremez. O kadar. BB
abi birebir aynı bayat yaveleri ellinci kere yazıyorsun. sen bunu yapınca adi bir propaganda aygıtı olmuyorsun ama batılılar anında oluyor. "biyolojik silahların zulalandığı 'biliniyor'" nereden? nasıl? oğul bush playbookundan mı aldın bunu? kıbrıs'taki tc işgaliyle eşleyerek meşrulaştırma çabası da ayrı sefalet. birinde yüzde otuzmuş da diğerinde on sekizmiş... kıbrıs'taki işgali tamamen meşru gören kamuoyuna yönelik olmadıkça bunu yazmanın ne anlamı olabilir diye soracak insanlar.
Gorbaçev'e verin sözlerin tutulmaması dolayısıyla Rusya haklı denilebilir.
Putin'in girdiği savaşın Rusya'daki Nomenklatura'nın iktidarının süresini uzatmaktan başka bir amacı olduğunu sanmıyorum.
Putin, Ukrayna'yı çoktan kaybettiğini görmeyerek, Kırım ve Donbas ile yetinmeyerek kendi için hazırlanmış tuzağa balıklama atladı. (Zenginlik, refah, teknoloji üretmeyip, sadece silah ve doğal kaynaklar; baskı ve yolsuzlukla hem kendi halkını hem de komşuları kaybedersin.)
Faturayı zavallı Rus ve Ukrayna haklı ödeyecek.
İlk beş madde değer üzerine diğerleri mevcut veya olası olgusal durumlar üzerine kurulmuş. Ben bilhassa ilk iki maddeyi hiç ikna edici bulmadım. ABD işgalleri başka gerekçelere dayanıyordu. Bu gerekçelerin de meşru olmadıkları cevabına itirazım yok ancak bu işgaller ile Rusya'nın Ukrayna işgali arasında analoji kurulabilmesi mümkün gözükmüyor. Bu ancak NATO üyesi bir ülkenin NATO'dan çıkıp Rusya'nın(ya da NATO'ya tehdit sayılan başka bir ülkenin) güdümündeki bir pakta katılmaya kalkışması ve ABD'nin buna işgalle karşılık vermesi halinde söz konusu olabilir. Başka deyişle ABD NATO'dan ayrılıp başka bir pakta girmeye kalkışan bir ülkeyi işgal etmediği müddetçe ABD işgalleri Rus işgaline emsal teşkil etmez. Sanıyorum bu işgalleri birbiriyle mukayese etmenin makul olmadığı tarafınızın da farkında olduğu bir durum ki "Mesele sadece emsaller meselesi değildir" demişsiniz. Ancak devamında da tartışmalı ifadeler var. "Bir devletin kendi vatandaşı olan azınlık topluluklarını ezmeye, yurtlarından sürmeye veya yok etmeye yönelik eylemleri, geleneksel diplomaside çoğu zaman geçerli savaş sebebi sayılmaz." denilerek Kıbrıs'ta Türklere, Irak’ta Kürtlere, Çin’de Uygurlara, Myanmar’da Rohingyalara yönelik azınlık düşmanı tutumlar işaret edilmiş ve Ukrayna'nın benzer bir azınlık düşmanlığı sergilediği ima edilmiş. Ukrayna'da bunlara muadil bir azınlık düşmanlığı olmadığı kanaatindeyim. Uluslararası kamuoyunda Rusya dışında bu tezleri savunan yok gibi gözüküyor. Rusya'nın sıkı müttefiki konumunda olan Çin bile net bir dille işgali savunmadı. Ukrayna'da bunların dozunda azınlık düşmanlığı olsaydı Rusya'nın dahil olduğu blok bunları daha gür bir sesle dile getirirdi. "Ukrayna yönetiminin ülkedeki Ruslara yönelik gerek resmi kurumlar gerek gayri resmi silahlı gruplar aracılığıyla ağır bir baskı politikası uygulaması, Rus yanlısı siyasi parti ve liderleri tasfiye etmesi, Rusça eğitimi sınırlaması, Rusça yayınları yasaklaması" gerekçelerinin işgali haklı kıldığı tezi pek güçlü gözükmüyor. Bu tip ihlaller Rusya dahil pek çok ülkede rastlanabilir türden. Ancak katliam veya soykırım gibi aşırı noktalara gitmediği müddetçe birer iç güvenlik meselesi olarak görülebilir.
İkincisi NATO'nun Rusya'yı potansiyel tehdit olarak görmesi normal olduğu gibi Rusya'nın da NATO'yu tehdit sayması tabiidir. Ancak bu durum Ukrayna'nın NATO'ya katılma talebinin Rus işgalini meşru kıldığına dair bir gerekçe midir? Devletlerin ya da paktların karşılıklı tehdit algısı(veya olgusu)bir ülke(yani Rusya) lehine yorumlanırsa; Ukrayna gibi Rusya açısından stratejik önemi olan ve hali hazırda NATO üyesi olan başka devletler de işgale açık duruma düşmüyor mu? Bu ilkeye göre bu ülkelerin tamamında Rus işgali meşru hale geliyor. Yani NATO Rusya'yı düşman devlet olarak gördüğü için, Rusya (kendince gerekçelerle)NATO'ya üye veya aday üye olan her ülkeyi işgal edebilir. Tehdit algısı ile işgale kalkışmayı haklı saymak işgale çok geniş bir meşruiyet alanı bırakıyor.
Öte yandan Rusya NATO tehdidine karşı bunları yapıyorsa, Ukrayna Rus tehdidi karşısında ne yapmalıydı? Mevcut potansiyeli ile(askeri, ekonomik, demografik vs.) tek seçeneği kendisini güvende hissedebileceği bir pakta katılmak gibi gözüküyor. Ya da bağımsız bir devlet olduğunu unutup Rusya tarafından yutulmayı mı beklemeliydi? NATO şemsiyesi altına girmeden ve askeri desteklerle donatılmadan nasıl güvende kalabilirdi?
Diğer maddelerde de benzer şekilde tek yanlı bir bakış açısının olduğu seziliyor. Hele 6. ve 8.maddelerdeki görüşlere neden cevap verme ihtiyacı duyulmuş anlayamadım. İşgalin sadece haklı olduğuna değil başarılı olacağına da ikna etme çabası var sanki. Bunu başarırsanız 12.maddede bahsedilen kaçak ‘Patreon destekçileri’, adam bildi diye düşünerek geri gelir ve siz de ‘sürü’yü eski sayısına ulaştırırsınız. Hatta belki sayıyı daha da artırırsınız kim bilir?
Mariupol'da sinemanın bombalanması hadisesi hakkında:
https://thegrayzone.com/2022/03/18/bombing-mariupol-theater-ukrainian-azov-nato-intervention/
Sevan bey
Eğer Afrika veya Hindistan tur plânınızı aksatmayacaksa, hazır şu an Ermenistan'da konumlanmışken, elinize kameranızı alarak sizin gözlemlerinizle bir Ermenistan turu yapıp YouTube'da kısa videolar hâlinde yayınlar mısınız? Sizin yerinde anlatımınızla Ermenistan'ı yeniden öğrenmenin mühim olduğunu düşünüyorum.