'Urartu' ve Ermeniler
Devletleri ulusların kurduğu fikri, modern bir yanılsamadır. Gerçekte ulusları (kavimleri) devletler kurar.
Xorenli Movses Tarih’i Ermeni milli mitolojisinin temelidir. Anlatısı 474 yılında sonlandığı için o yıllarda yazıldığı varsayılır. Sonraki Ermeni müelliflerinin tümü Xorenli Tarih’ini esas alır ve öykülerini onun üzerine inşa ederler. Xorenli’nin anlatısının 4. yüzyıldan önceki bölümleri, sözlü aktarımın tipik problemlerinden mustariptir. Takriben 330 yılından sonraki bölümler daha güvenilir belgelere ve yakın tarihli hafızalara dayandığı izlenimini verir.
I
Xorenli’ye göre Ermeni (Hay) kavminin kurucusu Hayg’dır. Babil Kralı dünyalar hakimi Bél’in zulmüne isyan eder, “evlatları, hizmetkarları ve onlara katılan yabancılarla birlikte 300 kişi” ile Babil’den kalkıp, kuzeydeki Ararat ülkesine göçer. Hark ilinde Haygaşen adlı bir köy kurar. [I.10]
[Bél şüphesiz Babil tanrısı Baal’dir. İsmi esasen “rabb, efendi” demektir. Hark (“atalar”) ili bugünkü Bulanık ve Malazgirt ilçeleridir. Bilindiği gibi en eski ‘Urartu’ kalıntıları bu bölgede bulunmuştur. Asur kitabelerine göre Asur Kralı Salmanasser’in MÖ 850 civarında tahrip ettiği ilk Urartu başkenti Arzaşkun da Van Gölü kuzeyinde bir yerdedir.]
Hayg’ın krallığı, iki torunu Manavaz ve Paz ile Manavaz’ın oğlu Xor arasında pay edilir. Xorenli zamanında süren veya ondan kısa süre önce tükenmiş olan Manavazyan, Pznuni ve Xorxoruni sülaleleri bu üçünden türer. [I.12]
[Manavaz Oğulları, kendi adlarıyla anıldığı söylenen Manavazgerd = Malazgirt’te, Pznuni’ler Ahlat’ta, Xorxoruni’ler Adilcevaz’da hüküm sürmüştür. Eponim ataları mitolojik dahi olsa, soylarını ilk ‘Urartu’ krallarına dayandırma gereği duymaları anlamlı olsa gerek.]
Hayg’ın büyük oğlu Armenag ise kuzeye giderek Aras Ovası’nı ve Ağrı Dağı çevresini ele geçirir. Onun oğlu Armayis, Aras kenarında bir höyük üzerindeki Armavir kentini kurar.
[Armenag oğulları öyküsünün Paz-Manavaz-Xor kolundan ayrı bir menkıbe olarak anlatılması dikkati çeker. Armenag nedense babasının mülkünü tevarüs etmemiş, kuzeyde yeni ülke kurmuştur. Armenag’ın Babil’de doğmuş olduğu iki kez vurgulanır.
Armavir Höyüğü şimdi Ermenistan Cumhuriyeti’nde, Iğdır Sarıçoban köyünün tam karşısındadır. Pers egemenliği döneminde Armenia ülkesinin başkenti olacaktır.]
Hayg’ın altıncı kuşak torunu olan Aram, kendi çağında zuhur eden iki yeni devleti, Medleri ve Asurluları yener. Kızılırmak’a kadar tüm batı illerini fetheder. Fırat ile Kızılırmak arasındaki bölgede ‘Birinci Armenia’ ilini örgütler. Majag (Kayseri) kentini kurar. Aram’dan ötürü Yunanlar Hayk kavmine Armenoi adını verirler. [I.13-14]
[Aram öyküsü Xorenli Tarih’inin en problematik bölümlerinden biridir. Asur kitabelerine göre MÖ yaklaşık 860 ile 843 yılları arasında hüküm süren Urartu Kralı Arame, Asur’a yenilmiş ve başkenti tahrip edilmiştir. Anadolu’daki fetihlerine ilişkin bir kayıt yoktur. Aram’ın fetih hikayesi kısmen MÖ 675’ten sonraki Kimmer akınlarını, kısmen de Pers Kralı Kuros’un MÖ 549’dan sonra tüm Anadolu ve Armenia’da yaptığı idari düzenlemeleri anımsatır. Yunanların MÖ erken bir tarihten itibaren Fırat batısına ‘Küçük Armenia’ adını verdikleri malumdur. Ancak bir Roma eyaleti olan ‘Birinci Armenia’ MS 4. yüzyıldan önce duyulmaz.]
Aram oğlu Ara Asur kraliçesi Şamiram’ın aşkına karşılık vermediği için, şehvetten gözü dönen kraliçe Hayg kavmine savaş açar. Ara savaşta ölür. Pişmanlığa kapılan Şamiram, Ara’nın yaralarını yalayarak iyileştirmeleri için tanrılarına yalvarır. Cesedini saklayarak iyileştiği haberini yayar. [I.15]
[Şamiram’ın modeli olan Asur kraliçesi Şammuramat veya Semiramis MÖ 811-798 yıllarında hüküm sürmüştür. Ara’nın cesedinin köpek-tanrılar tarafından yalanması hikayesi öteden beri Van yakınındaki Lezk (Kalecik) köyündeki çarpıcı görünümlü doğal kaya sütunu ile irtibatlandırılır. Platon, Devlet kitabında (MÖ 375 dolayı) bu efsaneden söz eder.]
Şamiram Van Kalesini inşa ederek oraya yerleşir. Van Ovası’nı sulamak için kendi adıyla anılan yapay ırmağı yaptırır. [I.16]
[Van Kalesi’ndeki Urartu Kralı I. Sardur yazıtı, kalenin MÖ 832 ile 820 arasındaki bir tarihte bu kral tarafından yapıldığını belirtir. Ancak yazıt Urartu değil Akkad (Asur) dilindedir. Belki Urartu kralının bu tarihte bir şekilde Asur’a tabi olduğunu düşündürür. 820’den sonra Urartu yazısı icat edilecek ve krallık Biainili (= Van ülkesi) adıyla anılacaktır.
Bir mühendislik başyapıtı olan ‘Semiramis Kanalı’, Urartuca çok sayıda yazıta binaen I. Sardur’un torunu Menua (MÖ 810-786) eliyle yaptırılmıştır. Menua efsanedeki Şamiram/Semiramis ile tam çağdaştır, ancak iki anlatı arasındaki çarpıcı çelişki açıklanamamıştır.]
Şamiram’dan bir süre sonra Medler Ninive’yi zaptederek Asur devletine son verirler. Müttefikleri olan “atamız” Sgayorti oğlu Baruyr’u Ermenistan’ın ilk ‘kral’ı tayin ederler. [I.21] Xorenli Baruyr’un soy ağacını Hayg sülalesine bağlamaz, babası Sgayorti’yi de ‘kral’ olarak tanımlamaz. Baruyr’dan sonraki sekiz kral Medler’e tabi yönetici sıfatıyla “halkımıza” hükmederler. [I.22] Bunların sonuncusu olan Dikran, Med egemenliğine son veren Pers Kralı Güros’un müttefikidir. Son Med Kralı Ajdahak’ı bizzat yenerek öldürür. [I.24]
[Modern tarih yazımında Medlerin Asur Krallığı’na son vermesi MÖ 614/612’ye tarihlenir. Perslerin Med Kralı Ajdahak/Astyages’i yenmesi ise MÖ 549 yılındadır. Aradaki 60 küsur yılda sekiz kral makul bir sayıdır. Urartu kitabelerine göre Erimena oğlu Rusa MÖ 620-609’da hüküm sürmüştür. Yazıtlarda Erimena’ya ‘kral’ unvanı verilmez. Demek ki Rusa yeni bir hanedanın başlatıcısı olmalıdır.
Urartu Krallığı’nın ne zaman sona erdiğine dair yeterli bilgimiz yoktur. Ancak mesela Robert Rollinger (2008) ve Astrid Nunn (2011), Babil Kralı Nabonidus Vekayinamesine istinaden, Urartu’nun da Med ve Babil Krallıkları ile birlikte MÖ 549-536 dolayında sona erdiğini savunurlar. Keza Tevrat peygamberlerinden Yeremiya, aşağıda değineceğimiz üzere, MÖ 540 dolayında ‘Ararat’ krallığını Babil’e karşı savaşa davet eder.]
II
Bugün akademik teamülde ‘Urartu’ adı verilen devletın ve yazı dilinin farkına ilk varanlardan biri 1828’de Fr. Eduard Schulz’tur. 1853’te A. H. Layard, Asur dilindeki Sarduri Yazıtı’nı yayınlar ve çevirir. Yanılmıyorsam ‘Urartu’ sözcüğü modern çağda ilk kez bu vesileyle anılır. 1880’e doğru ‘Urartu’ yazıtlarının diliyle ilgili ilk çözüm denemeleri yayınlanır.
Urartu, bu devlete ve ülkesine, Asur’un törensel dili olan Akkad dilinde verilen isimdir. ‘Urartu’ dilindeki metinlerde Urartu adı kullanılmaz. Asur’un avam dili olan Aramicede ve onun kardeş dili olan Tevrat İbranicesinde kullanılan isim, Ararat’tır. Tevrat’ta Ararat ülkesi dört kez anılır. Yaratılış 8:4’te Nuh’un gemisi “Ararat Dağları’na” konar. 2 Krallar 19:37 ve Yeşaya 37:38’de Asur kralının oğulları Ararat ülkesine kaçarlar. Yeremiya 51:27’de Ararat Krallığı Babil’e karşı savaşa çağrılır. Yeremiya kitabı MÖ 540 dolayında yazıldığına göre Ararat Krallığı bu tarihte hala mevcuttur.
Kutsal Kitap’ın 4. yüzyılda yapılan Latince çevirisinde bu dört pasajdan ilki Ararat, diğer üçü ise ‘Armenia’ olarak çevrilmiştir.
III
Urartu dilinin Ermenice ile ilgisi olmadığı bilinen bir gerçektir. Çözümlenebildiği kadarıyla bu dil, MÖ 2200-1600 sularında Habur Vadisi’nde bir uygarlık kurmuş olan Hurri’lerin dilinin devamı veya bir lehçesidir. Her ikisinin Hintavrupa veya Sami dilleriyle ilgisi kurulamamıştır. Bir başka deyimle, Ermenice ile akrabalıkları olmadığı gibi Medce/Kürtçe gibi İrani dillerle veya Akkadca/Aramice gibi Sami dilleriyle de yoktur.
Ancak bu veriden “Urartuların Ermeni olmadığı” sonucu çıkmaz. Zira ‘Urartular’ diye bir kavim yoktur. Hiçbir Antik kaynakta böyle bir halktan söz edilmemiştir. ‘Urartu’, bir devlete ve bir ülkeye yabancıların verdiği isimdir. Bu ülkede hangi halk(lar)ın yaşadığına ve – kraliyet hanedanı dahil – hangi dil(ler)i konuştuğuna dair bir bilgimiz yoktur. Zira, bilindiği gibi, eski çağlarda kitabe ve ayin dilinin halk tarafından bilinen ve anlaşılan bir dil olması kural değil istisnadır. Kendi tanrılarını ve iktidarlarını yüceltmek için ‘Urartu’ yazı dilini icat eden Sardur ile oğlu İşpuini’nin, bu iş için avamın dilini tercih etmiş olmaları için mantıklı bir sebep gösterilemez.
Tıpkı avam tarafından anlaşılmaması için tasarlanmış yapay bir dili yönetim ve kültür dili yapan Osmanlılar gibi, ya da 19. yüzyıla dek tüm kitabeleri ve resmi belgeleri Latince olan Macaristan Krallığı gibi, ‘Urartu’ Krallarının dilinin de, son derece kısıtlı repertuvara sahip bir tören dili olması güçlü olasılıktır. Muhtemelen bin yıl önce ölmüş bir dil olan Hurrice’nin bir versiyonu bu amaç için kullanılmıştır.
IV
Armenia adının bilinen ilk kullanımı Pers Kralı Darius’un MÖ 510 dolayında yazdırdığı Behistun Anıtı’ndadır. Daha sonraki kaynaklardan bildiğimize göre Armenia eyaletinin başkenti Armavir şehridir. Bu iki isim arasında bağ var mıdır? Cevabını bilmiyoruz.
MÖ 190 dolayında bir tarihte, Yunanların Artaksias adını verdiği Ardaşés, Armenia’da İran egemenliğine son vererek krallık kurar. Krallığın yüzlerce yıl boyunca korunacak olan idari teşkilatını Ardaşes değil, ondan bir süre önce İran’a egemen olan Parth soylu Arşak veya onun küçük kardeşi kurmuştur. Buna göre kraliyet hanedanının öz mülkü, Ararat veya Ayrarat adı verilen büyük ildir. Bu ilde kralın doğrudan yargı yetkisi ve kendi sülalesinden yönetici atama özgürlüğü vardır. Fırat’tan Sevan ve Urmiye Göllerine dek uzanan 15 dolayında diğer ilde naxarar (“başbuğ”) unvanını taşıyan ayrı sülaleler hüküm sürer.
Ararat ilinin kapsamı, eski Ararat/Urartu ülkesinden farklıdır. Erzurum Ovası’nın doğu ucundan başlar, Pasinler ve Horasan ilçelerini, Ağrı ilinin tamamını, Sarıkamış, Kağızman ve Digor ilçelerini, Aras Ovası’nı, Erivan havalisini ve onun doğusunda Sevan Gölü’nün kuzey ucuna kadar olan alanı kapsar. Urartuların eski ana yurtlarında ise Vaspurakan (Van) ve Taron/Daron (Muş) adlı iki yeni hükümet zuhur etmiştir.
Ermeni tarihinin muammalarından biri olan bu kaymayı doyurucu bir şekilde açıklayan bir teori bilmiyorum. Öyle görünüyor ki yeni bir devlet (Armenia) kurulmuş, fakat 350 yıldan beri ölü olan bir başka devletin veya onun ülkesinin adını (Ararat) ve o devletin kurucu kavminin veya hanedanının kimliğini (Hay) benimsemiştir.
Muammanın kolay çözümü en basit olanıdır. Buna göre, Urartu egemenlik sahasının bir bölümünde, Urartu devletinin hakim unsuru olan Hay’lar yeni bir devlet kurmuş ve eski ülkenin adını buraya transfer etmişlerdir (bkz. Roma/Rum, Türk/Türkiye, New England, Nouvelle France vb.). Oldukça ekstrem olan diğer teoriye göre Urartu ile alakası olmayan Hay’lar Aras Ovası’nda bir devlet kurmuş, eski Ararat/Urartu devletinin itibarını kendilerine mal etmiş, bununla da yetinmeyerek kendi kavim adlarını geriye dönük olarak Urartu devletinin kurucularına yakıştırmışlardır.
Hakikat, muhtemelen bu iki teoriden birincisine daha yakın bir yerde olmalıdır.
V
Devletleri ulusların kurduğu fikri, modern bir yanılsamadır. Gerçekte ulusları (kavimleri) devletler kurar. Büyük güce kavuşan bir lider veya kadro, benzemez unsurları ortak bir siyasi egemenlik alanında bir araya getirir. İktidar alanında ortak bir ‘iktidar dili’ oluşur. Çeşitli unsurlar, iktidardan pay alabilmek adına o dili öğrenirler. Farklı kimliklerini belki bir müddet ‘kadın dili’ ve ‘aile geleneği’ adı altında korurlar. Sonra, şayet birleştirici güç yeterince canlıysa, ayrı geçmişlerini büsbütün unutarak, ortak kimliğin yılmaz savunucuları kesilirler. Kavimler böyle oluşur.
“Medler Kürt müdür” ya da “Urartular Ermeni midir” sorularını da bu kavramsal çerçeve içinde değerlendirmek daha doğru olur.
Son dönemlerde Türkiye’de yapılan arkeolojik, antropolojik ve lengüistik çalışmalar Ermenilerin Doğu Anadolu bölgesinde kendilerinden önce yaşayan Urartularla HERHANGİ bir akrabalıklarının söz konusu olmadığını gösterdi. Prof. Dr. Erksin Güleç ve grubunun vardığı sonuç şöyle ifade edilmiştir:
Lengüistik açıdan Urartu Dili ve Ermenice farklı dil ailelerine mensupturlar (Urartu dilinin Kuzey Kafkasya kökenli, yani Nah/Çeçen ve İnguş dilleriyle çok büyük oranda örtüşen bir dil olduğu bilinmektedir, Ermenice ise Farsça, Kürtçe ve Tatça gibi Hint-Avrupa dil grubuna aittir) ve aralarında HİÇBİR YAKINLIK YOKTUR!!!
Arkeolojik açıdan Doğu Anadolu’da sürdürülen arkeolojik kazılarda, Ermeni ve Urartu kültürleri arasında kesin bir ilişki olduğunu gösteren herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Antropolojik açıdan Ermeni morfolojik yapısına sahip grupların, Urartu Beyliklerini ve Urartu Devletini kuran ve Akdeniz ırkı morfolojisi sergileyen insanlarla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.
Bkz. https://www.mevzuatdergisi.com/2005/01a/03.htm
2. Alparslan Ceylan, Ermenilerin Anadolu’da varlıkları ve tarihi gerçekler, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 10, Temmuz 2015, s. 1-30
3. Ekrem Memiş (Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı),Ermenilerin kökeni ve geçmişten günümüze Türk- Ermeni ilişkileri, Sosyal Bilimler Dergisi, https://acikerisim.aku.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11630/3530/1-11.pdf?sequence=1&isAllowed=y
4. Nebi Gümüş, İslam Tarihi Kaynaklarında Ermeniler, http://dunyasavasi.ttk.gov.tr/upload/files/Ermeni_Kulliyat/1-Cilt/9-Nebi_GUMUS.pdf
Devletleri ulusların kurduğu fikri modern bir yanılmasa değildir. Ulus ya da millet kökenleri insan evriminin derinlerinde yatan fenomenlerdir. Devletlerin ortaya çıkmasından çok daha önce ulus ya da millet dediğimiz kavramlar şekillenmeye başlamıştır. Ben de bu solcu, ulusun Fransız devrimi ile ortaya çıkan modern bir kavram olduğu efsanesine inanıyordum, ama gerçek bu değil. Bu konuda güzel bir kaynak Azar Gat'ın Nations kitabı.