Kurt Milli asiretit liderinin Temur/Timur gibi bir Turk/Mogol ismi olmasi nasil mumkun? Siverek/Millisaray cevresinde Turk asimilasyonu 18'ci yuzyilda mi basliyor?
Aslında buradaki bilgilerden yola çıkıp "Türkiye Cumhuriyeti'nden önce Kürtler bölgede baskın değillerdi, azınlıkların gitmesiyle birlikte Kürtler bölgeyi yönetmeye başladılar ve egemen oldular" tezini çürütebilir miyiz (asıl konudan biraz bağımsız, farkındayım, ama yine de sorulması gereken bir soru olduğunu düşünüyorum)?
1815'de Urfa'ya giden ingiliz seyyah James Silk Buckingham şehrin demografisini hakkında bilgi veriyor:
“Urfa’nın nüfusu yaklaşık olarak 50.000 olarak tahmin edilmektedir. Bu nüfusun içerisinde 2.000 Hıristiyan, 500 Musevi bulunmakta olup geri kalanı Müslüman
ahaliden oluşmaktadır. Hıristiyanlar çoğunlukla Ermeniler ve Süryanilerden mütevellittir. Her grubun ayrı kilisesi bulunmaktadır. Ayrı mahallelerde ikamet ederler. İnanç, ritüel ve
dilleri birbirinden oldukça farklıdır. Ermeniler genellikle Türkçe, Suriyeliler ise Arapça konuşmaktadırlar. Hem Hıristiyan hem de
Museviler ticaretle iştigallerdir. Bir kısım tüccar kervanlar ile ticaret yaparken diğer kısım tüccar ise sabit pazarlarda satış yapmaktadır. Musevi tebaaya ait bir sinagogunun varlığına şahit olamadım. Fakat evlerinin haricinde bir ibadet yerlerinin olduğunu tahmin ediyorum. Urfa’da çoğunlukla Türkçe
konuşulmaktadır. Pazaryerlerinde nadiren de olsa diğer dillere rastlanmaktadır. İbranice, Ermenice, Kürtçe, Suriye dili, Arapça ve Farsça bu dillere mensup ahali tarafından konuşulmaktadir."
Tarihi 1900 yılından başlatsak bu doğrudur. 1800'den başlatınca farklı görünüyor.
1800'de Kürtler askeri bir aristokrasiydi; bugünkü Kürt illerinin tamamında Osmanlıya ismen bağlı veya büsbütün bağımsız Kürt beylikleri vardı. Ayrıca onlara az veya çok bağlı büyük göçebe aşiretleri vardı. Köylü kahir ekseriyetle Ermeni idi. Türk unsuru yok gibiydi.
1830'lardan itibaren Kürt beylikleri çökertildi, yerine merkeze bağlı bürokratik yönetim geldi. Şehirler hızla büyüdü. Türkçe konuşan yönetici sınıfın etrafında 'Türkleşen' bir hizmetkar sınıfıyla şehirlerde sayıları hızla artan Ermeni esnaf ve sanatkar zümresi oluştu. 1900'e gelindiğinde yeni büyümüş olan şehirler Türk ve Ermenidir; Kürtlük şehir dışına itilmiştir.
1915'ten sonra Ermeniler yok edilince neo-Osmanlı yönetici sınıfıyla onun bağımlıları için doğu illeri yaşanmaz hale geldi. Hepsi sıvışıp kaçtı. Şehirler taşralı Kürtlere kaldı.
Kurt Milli asiretit liderinin Temur/Timur gibi bir Turk/Mogol ismi olmasi nasil mumkun? Siverek/Millisaray cevresinde Turk asimilasyonu 18'ci yuzyilda mi basliyor?
Çok ilginç. Geçmişimize bunun gibi bir çok pencereleri açmamız lazım. Bizim sırf ezbere bilgilerle tarih olmuyor.
Elinize saglik hocam. Kitap hangi yayinevinden cikacak? Aralara harita da koysaniz ne guzel olur :)
Çok teşekkür ederim Sevan Bey.
Aslında buradaki bilgilerden yola çıkıp "Türkiye Cumhuriyeti'nden önce Kürtler bölgede baskın değillerdi, azınlıkların gitmesiyle birlikte Kürtler bölgeyi yönetmeye başladılar ve egemen oldular" tezini çürütebilir miyiz (asıl konudan biraz bağımsız, farkındayım, ama yine de sorulması gereken bir soru olduğunu düşünüyorum)?
1815'de Urfa'ya giden ingiliz seyyah James Silk Buckingham şehrin demografisini hakkında bilgi veriyor:
“Urfa’nın nüfusu yaklaşık olarak 50.000 olarak tahmin edilmektedir. Bu nüfusun içerisinde 2.000 Hıristiyan, 500 Musevi bulunmakta olup geri kalanı Müslüman
ahaliden oluşmaktadır. Hıristiyanlar çoğunlukla Ermeniler ve Süryanilerden mütevellittir. Her grubun ayrı kilisesi bulunmaktadır. Ayrı mahallelerde ikamet ederler. İnanç, ritüel ve
dilleri birbirinden oldukça farklıdır. Ermeniler genellikle Türkçe, Suriyeliler ise Arapça konuşmaktadırlar. Hem Hıristiyan hem de
Museviler ticaretle iştigallerdir. Bir kısım tüccar kervanlar ile ticaret yaparken diğer kısım tüccar ise sabit pazarlarda satış yapmaktadır. Musevi tebaaya ait bir sinagogunun varlığına şahit olamadım. Fakat evlerinin haricinde bir ibadet yerlerinin olduğunu tahmin ediyorum. Urfa’da çoğunlukla Türkçe
konuşulmaktadır. Pazaryerlerinde nadiren de olsa diğer dillere rastlanmaktadır. İbranice, Ermenice, Kürtçe, Suriye dili, Arapça ve Farsça bu dillere mensup ahali tarafından konuşulmaktadir."
Tarihi 1900 yılından başlatsak bu doğrudur. 1800'den başlatınca farklı görünüyor.
1800'de Kürtler askeri bir aristokrasiydi; bugünkü Kürt illerinin tamamında Osmanlıya ismen bağlı veya büsbütün bağımsız Kürt beylikleri vardı. Ayrıca onlara az veya çok bağlı büyük göçebe aşiretleri vardı. Köylü kahir ekseriyetle Ermeni idi. Türk unsuru yok gibiydi.
1830'lardan itibaren Kürt beylikleri çökertildi, yerine merkeze bağlı bürokratik yönetim geldi. Şehirler hızla büyüdü. Türkçe konuşan yönetici sınıfın etrafında 'Türkleşen' bir hizmetkar sınıfıyla şehirlerde sayıları hızla artan Ermeni esnaf ve sanatkar zümresi oluştu. 1900'e gelindiğinde yeni büyümüş olan şehirler Türk ve Ermenidir; Kürtlük şehir dışına itilmiştir.
1915'ten sonra Ermeniler yok edilince neo-Osmanlı yönetici sınıfıyla onun bağımlıları için doğu illeri yaşanmaz hale geldi. Hepsi sıvışıp kaçtı. Şehirler taşralı Kürtlere kaldı.